Mersin'de dünyaya geldi. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü'nü bitirdi. Bir süre felsefe öğretmenliği yaptı, sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümünde Doktora çalışmalarına başladı. 1980 yılında Felsefe Tarihi Kürsüsü'ne asistan olarak girdi. 1984 yılında "Spinoza'nın Ahlak Anlayışı" adlı teziyle felsefe doktoru oldu. 1990 yılında yardımcı doçent, 1996 yılında doçent ve 2009 yılında da profesör oldu.
Felsefe çalışmaları yaşama sorununda yoğunlaşmaktadır. Yaşama sorunu bağlamında Varlık Felsefesi, Tarih Felsefesi, Devlet Felsefesi, Aydınlanma Felsefesi ve Spor Felsefesi gibi alanlarda çalışmaktadır. Felsefede akademik etkinlikler yanında, felsefeyi topluma götürmeyi amaçlayan çalışmalar da yapmaktadır.
Farklı konularda yazdığı makaleleri yanında, yayınlanmış beş kitabı vardır: İnsan, Spor ve Olimpizm (Sarmal Yayınevi, 1996), Dağlarla (İnsancıl Yayınları, 1998), Spor Felsefesi (E Yayınları, 2002), Avuçlarımızdaki Cennet (E Yayınları, 2004) ve Spor Yapan İnsan (E Yayınları, 2008).
1965 yılında başladığı dağcılık sporunu hâlâ sürdürmektedir. 1983-2010 yıllarında Türkiye Dağcılık Federasyonu'nun İstanbul temsilciliğini yaptı. 1992-1996 yıllarında TMOK Olimpik Akademi Başkanlığı'nda bulunmuştur.
1996 yılında TMOK Fair Play Ödülü'ne layık görüldü. 1998 yılında Garanti Bankası'nın açtığı "Yarına Dört Işık" Proje Yarışması'nda birincilik ödülünü alan "Bin Olimpik Genç" adlı proje topluluğunda yer aldı. 1999 yılında Gökçe Karataş 1. Spor Ödülleri'nde inceleme-araştırma dalında ikincilik ödülünü aldı.
Türk Felsefe Derneği, Türkiye Felsefe Kurumu, Yarınlar için Eğitim Derneği, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi ve AKOB (Akdeniz Opera ve Bale Derneği) üyesidir.
Evli ve bir kızı vardır.
Eğer aynı nesneye ilişkin doğal ve dilsel gerçeklikler özdeş olabilselerdi, herhangi bir dilsel sorundan söz etmeye pek gerek kalmayacaktı, hatta bilgi sorunu kalmayacaktı çünkü bilgi konusunu olduğu gibi verecekti.
Prometheus, insanlara ateşi neden getirdi?
Bu konuda birbirleriyle kaynaşabilen iki yanıt bulunmaktadır. Yanıtlardan ilkinde insan soyu başlangıçta hiç çalışmadan, hastalanmadan mutlu yaşıyordu. O sıralar Kronos’un saltanat dönemiydi. “[…] Toprağın, işlenmeden bütün insanlara ortak olarak yararlandıkları bütün güzel şeyleri kendiliğinden bol bol verdiği günlerdi; ve tabi o günlerde kazanmışlardo ateş ödülünü. Bu mutlu gidiş, tanrıların bir şöleninde, kendi hakkı olan özel yiyecek payında Zeus’u aldatmaya kalkışan Prometheus’un suçu yüzünden sona ermişti. Bu suçu cezalandırmak için de Zeus, insanı ateşten yoksun kılmıştı. Prometheus ise buna, ateşi göklerden çalıp insanlara geri vermek yoluyla yanıt vermişti. Bunun üzerine Zeus onu bir kayaya mıhlamıştı; Herakles tarafından serbest bırakılıncaya kadar orada işkence görmüştü: Bir kartal her gün geliyor ve ciğerini yiyordu onun. Bu arada insanoğlunun elinde kalmıştır ateş ama buna bir başka armağan daha eklenmiştir: Pandora ve kutusu…”
Attilla Erdemli
Tür: Felsefi
Sayfa: 208
Yazarın Mesleği: Felsefeci
Yazarın Eğitimi: İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü
Yazar Atilla Erdemli, kitabında temel sorunlarıyla Spor Felsefesini ele almış. Konulara felsefi açıdan yaklaşmış. Bize
SPORUN FELSEFESİ OLUR MU? sorununun cevabını bulmaya çalışmış.
Spor FelsefesiAttilla Erdemli · E Yayınları · 201613 okunma
“Felsefeye başlayacağım fakat nereden başlayacağımı bilmiyorum.” diyorsanız, dikkatle okunacağı ve üzerinde düşünüleceği takdirde, bu kitapla başlamanızı tavsiye ediyorum.
Felsefeci Prof. Atilla Erdemli hocamız kendisi de yıllarca dağcılık sporu ile ilgilenmiş bu sporu gönülden sevmiş birisi. Doktorasını bile spor felsefesi hakkında yapmış birisi. O yüzden dağcılık sporunu belkide ilk felsefik boyutta ele alan kitap kendisine aittir diyebiliriz. Dağlara neden gidilir, dağcılığın insana kattığı değer bunların hepsini hem yaşamış hem kaleme almış bu güzel eser için kendisine teşekkür ederiz.