Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bir "Dünya İnsanı"nın Cenaze Töreni (Bir Yahudi kızın mektubu)
84 yaşında hayata gözlerini kapayan doktor Hildenburg'u bugün toprağa verdik. Protestan olduğundan cenaze önce kirche'ye [kilise] götürüldü, oradan da mezarlığa... Tören sırasında hiçbir zaman böylesine içli duygular, böylesine yürekten kopan sözler ve acılı gözyaşlarıyla karşılaşmadım... Öyle darlık içinde öldü, ki cenazesini bile
Sayfa 751 - 752, 753 Yapı Kredi Yayınları
Dudağını ısırarak güçlükle bir nefes aldı Julia. "Azmamış numarası yapma," dedi Clay. "Yapmıyorum zaten," diye fısıldadı. "O zaman inlemeni duymama izin ver. Her şeyi duymak istiyorum." Julia gözlerini açarken, Clay onun göğüslerini bluzunun dar kumaşırın üzerinden kavradı. "Islandın
Sayfa 83
Reklam
-"Geçici düzenler köpükler gibi uçar gider." -"Aynen öyle, köpükler gibi, geçici. İnsanın bu dünyadaki bütün çalışması köpükten öte bir şey değil. İnsan kendine faydası olacak hayvanları evcilleştirip düşmanca davrananları yok etti, toprağın yabani bitki örtüsünü temizledi. Ama sorıra insan yok oldu ve ilkel hayat geri dönüp onun elleriyle yaptığı her şeyi sildi süpürdü. Arazileri orman oldu, tarlaları yabani otlarla doldu, sürülerini yırtıcı hayvanlar yedi. Baksanıza Cliff House sahilini bile kurtlar basıyor."
"Geçici düzenler köpükler gibi uçar gider," "Aynen öyle, köpükler gibi, geçici. İnsanın bu dünyadaki bütün çalışması köpükten öte bir şey değil. İnsan kendine faydası olacak hayvanları evcilleştirip düşmanca davrananları yok etti, toprağın yabani bitki örtüsünü temizledi. Ama sorıra insan yok oldu ve ilkel hayat geri dönüp onun elleriyle yaptığı her şeyi sildi süpürdü. Arazileri orman oldu, tarlaları yabani otlarla doldu, sürülerini yırtıcı hayvanlar yedi. Baksanıza Cliff House sahilini bile kurtlar basıyor."
Sayfa 10 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
— Saklı bir hakikatin örtüsünü kaldıracağım gözlerinizin önünden... şimdi beni can kulağıyla dinleyin Albay! şu yaşadığımız dünyada aslolan tek hakikat nedir bilir misiniz? ben söyleyeyim: bu dünya var ya, paranoyak olmuş!... ya! bildiğin paranoyak! olmayan şeyleri var sanıyor, çizmiş işte kafayı! maalesef Albay, maalesef!... eh orduyu benden iyi bilirsiniz Albay, gezin bütün kışlaları teker teker, bir er bulamazsınız! niye, çünkü alayı general!... baştan sona arşınlayın demiryollarını, bir bekçi bulamazsınız! niye, çünkü alayı baş mühendis! alayı baş makasçı mühendis! alayı baş yüklükçü mühendis! — Öyle! öyle! aynen öyle! — Eh bakın tiyatroya... aynı bok tiyatroda, buyurun... bizim köylü güzeli, ömrü hayatı “yumurta tavuk”, bir gün atlar trene, gelir şehre, istikamet doğruca Elysee - des - Beaux - Arts pasajı, Brichantzky ’ den ayaküstü bir iki ders, oldu bitti tamam! şanmış, dansmış, diksiyonmuş, salla! koy götüne repertuarın!... abla bitirdi olayı!...
"Buradan çıkma düşüncesi de pek iç açıcı sayılmaz." diye mırıldandım kendi kendime Nisan'a yardım ederken. Nisan peynir keserken ben domates kesmeye başlamıştım "Aynen öyle.'' diye mırıldandı Nisan halsizce. "Sen neden böyle dedin?" diye sordum, "İyi bir ailen var diye biliyordum." "Kendimi kandırıyormuşum. Burada düşünecek çok vaktim oldu. Tüm çocukluğum gözlerimin önünden geçti. Babam beni bebekliğimden itibaren hep oyuncu seçmelerine götürüp dururdu. Bir oyuncak bebek gibi seçmelerde gezer dururdum. Genelde bunu istemezdim. Seçmelerde hep ağlardım, babam bir dizi seçmelerinde ağlayıp replikleri söyleyemedim diye beni cezalandırmak amacıyla odama kapatmıştı. Sekiz yaşındaydım... Bebek oyuncu, çocuk oyuncu, genç oyuncu derken geldiğim nokta burası işte. Babamın benden tek beklentisi buydu, ünlü bir çocuk sahibi olmak. Ona 'Çekimler montajlandıktan sonra yayınlanacak,' dedilerse beni aramıyordur bile. Yeter ki kızı televizyona çıksın..." Nisan'ın anlattıkları beni şoka sokmuştu. Halbuki Nisan hiç de sevilmeden büyümüş gibi görünmüyordu. Dışarıya yansıttığı gülümseme onun kendisi için yarattığı bir koruma kalkanıydı sanki.
Reklam
Fıtık Amca, o dolaylardaki sinemalarda oynayan bütün filmleri seyredip “Hazret-i Ömer’in Adaleti” adlı yerli filmi uygun bulup karısına o filmi görebileceğini söylüyor. Necmiye... Genç kadının adı. Gidiyor sinemaya... Fıtık Amcanın içi pırpır... Ertesi akşam erkenden eve dönüyor. Oh, çok şükür Necmiye evde. — Necmiyaa? — Efendim. — Ne yaptın ben
Sayfa 18 - Du Bakali N’olecakKitabı okudu
Duygular insanın içinde kendiliğinden varolmaz. Onları Yaratıcı yaratır.
"Kedi aç galiba, miyavlıyor, dedim ve besledim." "Hayır Kırmızı. "Kedi aç demek bir düşüncedir. Benim sor- duğum senin içinde oluşan şey..." "Hımm, kedinin acıklı sesini duyunca içim buruldu. Evet, acıma diyebilirim. Evet, evet acıma hissi ona karşı hissettiğim buydu. "Hadi şimdi bunu da käğıda
Sayfa 298Kitabı okudu
Âşık Paşa Garib-nâme'sinde Türk dili hakkında aynen şu satırları yazmaktadır: "Bu fakîre Türk lisânı üzere bu kitâbı nazmeylemek vâcib oldu, tâ ki onlar da işbu ni'metten mahrum olmayalar ve i'tikadda tarîk-i nişayesteye gitmeyeler. Yine aynı eserde şu mısralara tesadüf etmekteyiz: Gerçi kim söyledi bunda Türk dili Lîk ma'lûm oldu mânâ menzili Çün bilesin cümle yol menzillerin Yirme öyle Türk ü Tacik dillerin.
Reklam
Paravan yukanda derken sesim öyle kısıktı ki duyup duymadığından bile emin değildim. Külotunu çıkar. Demek ki duymuş. Ya sana çoktan çıkardığımı söylersem? Ben insanların arasındayım Bayan Fairchild. Bana işkence etme. Asıl sen bana işkence ediyorsun diyerek öfkelendim Tamam. Şimdi külottan tamamen kurtul. Eteğimi kaldınp külotu
Sayfa 34
İnançla bağımı kaybetmem, bizim tarzda eğitim görmüş insanlarda geçmişte ve şimdi nasıl olduysa aynen öyle oldu. Bence bu kopma çoğunlukla şu şekilde oluyor: insanlar herkesinki gibi bir yaşam sürüyor, ancak herkes, bırakın dini kurallarla bir ortaklığı olmayı, büyük ölçüde onlara zıt esaslara göre yaşıyor; din kuralları hayatının içine katılmıyor, başka insanlarla ilişkilerde hiçbir zaman bu kurallarla yüz yüze gelinmiyor ve kendi yaşamlarında da insanlar bunları yerine getirmiyor; bu din kuralları yaşamdan uzak, yaşamdan bağımsız bir yerlerde ilan ediliyor. Yüz yüze gelirsen de sadece yaşamla bağlantılı olmayan, yüzeysel, harici bir olgu olarak yüz yüze geliyorsun.
Hepimizin olmuştur Bird.
"Evet, anımsıyorum. Gerçekten de, sık sık ölmeyip hayatta kaldığım anlar oldu. Fakat, her seferinde arkam­da bir ceset bırakarak bu uzayda kurtulmuş mu oldum? "Aynen öyle Bird." "Şöyle bir düşünüyorum da, nasıl olup da hayatta kaldığıma anlam veremediğim anlar da oldu..."
Aynen öyle. Çünkü nasıl iseler öyle yönetilmeye layıktılar!
"Sen çok doğrusun diyerek oy verilmeyen tek lider" oldu. Çok sevildi ama oy verilmedi. Belki de bu halk, bu kadar düzgün bir lideri haketmiyordu.
Sayfa 32 - PARYA YAYINLARIKitabı okudu
Mısır, Osmanlı Devleti kontrolünden çıkar:
Bu ülkedeki iktidar 1805'te (mücavir Suriye, Lübnan ve Filistin'le birlikte) Arnavut kökenli bir 'Paşa'nın, Muhammed (ya da Mehmet) Ali'nin eline geçmişti. Osmanlı sultanı adına ülkeyi yönetiyordu, ama aslında 1840'a kadar kendi adına saltanat süren birisiydi. Sanayinin iktidar için hızla çok büyük önem kazandığını
Sayfa 355Kitabı okudu
563 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.