Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
İnsanlar, birbirlerine haksızlık ede ede haksızlığa uğraya uğraya, birinin tadını, ötekinin acısını duymuşlar. Haksızlığa uğramaktan sakınamayacaklarını, haksızlık etmeyi de her zaman beceremeyeceklerini anlayınca, bir anlaşmaya varmayı düşünmüşler, kanun koymuşlar, kimse haksızlık etmeyecek, haksızlığa uğramayacak diye. Kanunun buyurduğuna, kanuna uygun olana da doğru demişler. İşte doğruluğun kaynağı, özü budur
Müminin ibadeti hayrın ve faziletlerin, merhametin ve doğruluğun yarışması olmaktan çıktı. Âyin halinde mevlitler, ihtişamlı dualar, pazarlıklı Kur'an okuyuculuğu aslında bir ticaret kaynağı olan Hac kafilelerinin soyulması davası oldu.
Reklam
Sordum: Doğruluğun kaynağı nedir?
Cevapladı: Marifettir / manevî bilgidir. Çünkü sen ancak seni gören, seni duyan ve seni cezalandırabilen Birinin Sözüne bilerek inanmış bulunuyorsun. Ayrıca çok iyi biliyorsun ki seni O'ndan sadece senin O'na karşı doğruluğun, yani içinin ve dışının bir oluşu kurtaracaktır. O yüzden doğruluk senin açından vazgeçilmez bir zarurettir. Demek ki bilgi doğruluğun, doğruluk da Allah için yapılan bütün davranışların kaynağıdır. Öyle ki kul, iyi amellerini (ibadetini ve iyiliklerini) doğruluğunun sağlamlığı oranında artırır.
Yüce Tanrı
Zerdüşt bir firavunun askerî kudretine sahip değildi, dolayısıyla insanları, hakikat iddiasını kabul etmeye fiziksel olarak zorlaması olanaksızdı. Ancak tanrısının, insan ahlakının yegâne kaynağı -“Hakikat ve Doğruluğun gerçek Yaratıcısı”- olarak tanıtmıştı. Ahura Mazda’nın yeryüzündeki herkesi düşüncelerinden, sözlerinden ve eylemlerinden dolayı yargılayacağını ve onları öldükten sonra bunlara göre ya ödüllendireceğini ya da cezalandıracağını taahhüt ediyordu. Bu, sıradışı bir fikirdi: Cennet ve cehennem kavramları -Zerdüşt’ün savunduğu şey tam olarak buydu- insan maneviyatında daha önce görülmemiş bir şeydi.
Sayfa 127Kitabı okudu
İnsanlar, birbirlerine haksızlık ede ede haksızlığa uğraya uğraya, birinin tadını, ötekinin acısını duymuşlar. Haksızlığa uğramaktan sakınamayacaklarını, haksızlık etmeyi de her zaman beceremeyeceklerini anlayınca, bir anlaşmaya varmayı düşünmüşler, kanun koymuşlar, kimse haksızlık etmeyecek, haksızlığa uğramayacak diye. Kanunun buyurduğuna, kanuna uygun olana da doğru demişler. İşte doğruluğun kaynağı, özü budur. Doğruluk, en iyi şeyle en kötü şeyin ortasında, yani haksızlık edip ceza görmemekle, haksızlığa uğrayıp öç alamamanın arasındadır. Bu iki şeyin arasında olan doğruluk iyi bir şeydir diye sevilmez: Ona değer verdiren, insanın hep haksızlık etmeye gücünün yetmemesidir. Gücü yetseydi, haksızlık etmeyi, haksızlığa uğramayı ortadan kaldırmak için kimseyle anlaşmaya kalkmazdı.
Doğruluğun kaynağı nedir? •Marifettir/manevi bilgidir.
Sayfa 48
Reklam
Doğrunun ne olduğunu, nereden geldiğini anlatayım: Derler ki, tabiatta haksızlık etmek iyi, haksızlığa uğramak kötü bir şeydir. Haksızlığa uğrayanlar ise haksızlık edenlerden çok daha fazladır. İnsanlar, birbirlerine haksızlık ede ede haksızlığa uğraya uğraya, birinin tadını, ötekinin acısını duymuşlar. Haksızlığa uğramaktan sakınamayacaklarını, haksızlık etmeyi de her zaman beceremeyeceklerini anlayınca, bir anlaşmaya varmayı düşünmüşler, kanun koymuşlar, kimse haksızlık etmeyecek, haksızlığa uğramayacak diye. Kanunun buyurduğuna, kanuna uygun olana da doğru demişler. İşte doğruluğun kaynağı özü budur.
Bir başka gizem biliyorum ki, adillere ve bilgelere kitaplar verilecektir ve o kitaplar onlar için bir neşe, erdem ve büyük bilgelik kaynağı olacaktır. Evet, adillere kitaplar verilecek, onlar o kitaplara inanacak, onlardan büyük bir sevinç duyacaklar. O kitaplardan doğruluğun tüm yollarını öğrenen adiller bunun karşılığını alacaklardır.
Platon'un Devlet'inin ikinci kitabında Glaukon;
"Doğada haksızlık etmek iyi, haksızlığa uğramak kötü bir şeydir. Haksızlığa uğrayanlar ise haksızlık edenlerden daha fazladır. İnsan­lar birbirlerine haksızlık ede ede, haksızlığa uğraya uğraya, birinin hazzını, diğerinin acısını duymuşlardır. Haksızlığa uğramaktansa­ kınamayacaklarını, haksızlık etmeyi ise her zaman beceremeyecek­ lerini anlayınca, bir anlaşmaya varmayı düşünmüşler, kanun koy­ muşlar, kimse haksızlık etmeyecek, haksızlığa uğramayacak diye. Kanunun buyurduğuna, kanuna uygun olana da doğru demişler. İş­te doğruluğun kaynağı budur"
Sayfa 85 - Bilgi Üniversitesi YayınlarıKitabı okudu
_Eğer birinin ruhunu görmek istiyorsanız, ona hayallerini sorun. _İnsan doğasındaki en derin prensip, "takdir edilme" isteğidir. _Alaycı tiplerin aslında acılarını gizlemeye çalıştığı gerçeği doğrudur. _İnsanın dünyadaki durumu, kedinin kitaplıktaki durumu gibidir; görür ve duyar ama hiç bir şey anlayamaz. _Yanlış anlayanlar tarafından
Reklam
Derler ki, tabiatta haksızlık etmek iyi, haksızlığa uğramak kötü bir şeydir. Haksızlığa uğrayanlar ise haksızlık edenlerden çok daha fazladır. İnsanlar, birbirlerine haksızlık ede ede haksızlığa uğraya uğraya, birinin tadını, ötekinin acısını duymuşlar. Haksızlığa uğramaktan sakınamayacaklarını, haksızlık etmeyi de her zaman beceremeyeceklerini anlayınca, bir anlaşmaya varmayı düşünmüşler, kanun koymuşlar, kimse haksızlık etmeyecek, haksızlığa uğramayacak diye. Kanunun buyurduğuna, kanuna uygun olana da doğru demişler. İşte doğruluğun kaynağı, özü budur. Doğruluk, en iyi şeyle en kötü şeyin ortasında, yani haksızlık edip ceza görmemekle, haksızlığa uğrayıp öç almamanın arasındadır. Bu iki şeyin arasında olan doğruluk iyi bir şeydir diye sevilmez: Ona değer verdiren, insanın hep haksızlık etmeye gücünün yetmemesidir. Gücü yetseydi, haksızlık etmeyi, haksızlığa uğramayı ortadan kaldırmak için kimseyle anlaşmaya kalkmazdı. Böyle yapması delilik olurdu.
Sayfa 43 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
_Aristo ile Hegel, diyalektiği oldukça geniş biçimde incelemiştir. Oysa asıl diyalektik, bugünkü doğabilim için en önemli düşünme biçimidir, çünkü ancak o, doğada ortaya çıkan evrim süreçleri, genel olarak iç bağıntılar ve bir araştırma alanından ötekine geçiş için benzeşimler ve bununla birlikte açıklama yöntemleri verir. _Boşinanların en boşu,
Diyalektik Kıyas Teorisi
_Burhan, tüm şüpheleri ortadan kaldıracak açıklıkta ve itirazlara yer bırakmayacak kesinlikte bir kıyas ve delildir. Kesin ve zorunlu bilginin ilke ve kurallarını vermekte, felsefeyi mükemmel hale getiren kaideleri içermektedir. Bu bakımdan da o, mantığın en yüce bölümü olmaktadır. _Burhan, 3 çeşittir: _1- Varlık burhanı. (Tez) _2- Sebep
_Hissedebileceğiniz en güzel şey, hayatın esrarlı tarafıdır. Sanatın ve bilimin beşiğinde, bu ana duygu vardır. Onu bilmeyen, dünya karşısında şaşkınlık ve hayranlık duymayan kimse, ölü gibidir. _Delilik şüphesiz aptallıktan daha iyidir, delilik var olmuş bir zekânın yok oluşudur. Aptallık ise var olmamış bir zekânın var olmamaya devam
_Işık bekliyor, fakat karanlığa sığınıyoruz. İncil _Karanlığa lanet etmektense, bir mum yakmalıyız. _Neyin doğru olduğu umurumuzda mı? Fark ediyor mu? _Gerçek bilgelik, sınırlarımızı bilmekte yatar _Can sıkıcı ve sevimsiz görünse de bilimsel yöntemin önemi, bilimsel bulgulardan çok daha büyüktür. _Edilgen taraf, baskın tarafın yanılsamalarına
100 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.