Bu kitap yorumunu Instagram'daki "alintilarlayasiyorum" profilimde de okuyabilirsiniz: instagram.com/p/CjVq5rjN0uV
Nasıl yani? Kahve fotoğrafı olmadan bir Kürk Mantolu Madonna kitabı yorumu mu? Olacak iş değil...
İncelemeye başlamadan önce yine şunu söylemem gerek. Bu incelemenin altına bir noktaya kadar yazılan her
İncelemeye başlarken öncelikle bu kitabı okumaması gerekenleri sıralıyorum:
1) Acıyı sevmeyenler
2) Hayatı ciddiye almayanlar, vurdumduymaz olup hiçbir şeyi umursamayanlar, rahatlığına düşkün olanlar.
3) Hayatı toz pembe sananlar, çekinilen resimler gibi yaşadığını sananlar
4) Ön yargılı olanlar( özellikle yazara)
5)"Felsefe ne ki?"
Saçlarımı 'kaskatı ve kendi başına duran, mükemmelliğiyle bir yabanarısı kovanına benzeyen bir topuz' halinde toplamışım, kulağımda inci küpelerimle. Dile kolay yüzyılın romancılarından birinin kapısı önündeyim. Böyle insanı büyüleyen, hapseden, on kere okutan cümleleri yazan adamın karşısında ne yapılır? Ama ondan sonrası karanlık. Kapının
Nedir 1K? Kalkıp da sitede “Okur musun , yazar mısın? Okuduğunu anlatabilen , popüler olma derdinden ziyade paylaşımların ile bilgilendirici misin sen?” diye sorsam, bir çok üyenin “dalga mı geçiyorsun, tabi ki öyleyim.” diyeceğine adım gibi eminim. Peki, sıra geldi şimdi ikinci soruya: “sitede bulunma amacın nedir, açıklar mısın bana?”
-
Zaman geleceğe doğru değil de, geçmişe doğru aktığında, anlıyorum ki; aslında yaşadığım hiçbir şeyi unutamamışım. Hiçbir şeyi geçmişte bırakamamışım ve aslında hiç kimseyi affedememişim. Bununla yaşamak o kadar zor ki. Açıp bir şarkıyı dinlerken, geçmişe saklanmış anılarım birer birer çıkıyor yerlerinden. Sonra buyur burdan yak. Yine en başa dönüyorum. Kendimi odamda, açtığım hüzün dolu şarkıların içinde, yatağımda başımı dizlerimin arasına almış bir şekilde buluyorum yine. Nereye baksam acı, gözyaşı; nereye koşmaya çalışsam hep aynı karanlık. Dönüş yok, kurtuluş yok. Acı ve gözyaşıyla nasırlaşmış ruhum. Bileklerimi kessem, kan yerine acı fışkıracak. Yaralarımın ilacı yok. Sargıya baş kaldırırcasına kanıyor, hep aynı yerden. Geçmişime bakıyorum, nerede ne hata yapmışım diyorum. Her zaman kendimi sorguluyorum. Suçum, yükümden ağır, biliyorum. Ama şunu kendime yediremiyorum; bu lanet hayat-ımda-ta yaşadığım her şeyin, tek sorumlusu, tek suçlusu ben miyim? Neden en çok yara alan, yaşayan oluyor? Yaralayanın neden hiç suçu yok?
(21.07.2020)
Sorular cevapsız kalıyor. Sonra ortadaki tek suçlu yine ben oluyorum. Zaten herkesin gözünde de öyle, biliyorum. Yaşadıklarımdan doğan anılarım ve anılarımdan gün yüzüne çıkan acılarım, beynimin içinde arşivlenmiş. Gün yüzüne çıkmak için her defasında fırsat kolluyor...
A.U
Onun adı FRIEDRICH NIETZSCHE!
Beni düş kırıklığına uğratan kendimden başkası değil.
-Franz Kafka
Nietzsche'yi kendi gözümden yazayım. Küçüktüm, yalnız, hemcinslerimden uzak, insanlardan uzak, kenara çekilir dini kitapları okurdum. İnsanlar beni bir öcü gibi görürdü. Ama tatlı bir öcü, öyle ki yanıma sokulur beni dinlerlerdi. Bazen sanki başka
Öncelikle bir konuda herkesle anlaşalım. Bu soruların incelemesini 15 güne yakın bir sürede anca yazdım. Sonu nerede bu yazının, diyerek kontrol edilmeden önce, bu sitedeki en uzun inceleme bu olmuştur, diyebilirim. Kimseden bu Evren incelemesini komple okumasını beklemiyorum. Bu incelemenin %10'una sahip incelemeler bile genelde burada uzun
Kendini bir müzede hayal etmeni istiyorum. Kocaman bir ahşap kapının önündesin ve bu kapı, tüm ihtişamıyla karşında duruyor. Müzenin bu ağır ve heybetli kapısını aralıyorsun ve eskimiş ahşap kokusu karşılıyor seni içeride. Bu müzede, çok eski zamanlara ait resimler var. Şimdi seninle birlikte, o müzeyi gezeceğiz. Müzenin içinde geçmişindeki mutsuz
“Sık sık düşünürüm. Yaşama yeniden, ama bu kez bilinçli olarak başlanabilseydi! Yaşamış olduklarımız, hani derler ya, taslak, öteki de onun temizle çekilmişi olsaydı, ne olurdu acaba? Sanırım her birimiz, her şeyden önce, yaşamış olduklarımızı bir daha yaşamamaya, ya da hiç değilse, kendimize bambaşka bir yaşama ortamı, ne bileyim, söz gelimi,
“Milletimizin zalim olduğu iddiası da sırf iftiradan, baştan başa yalandan ibarettir. Hiçbir millet, milletimizden daha çok yabancı unsurların inanç ve âdetlerine riayet etmemiştir. Hatta denilebilir ki, başka dinlere mensup olanların dinine ve milliyetine riyetkar olan (saygı gösteren) yegâne millet bizim milletimizdir.”
–
1.
Zerdüşt, uzun süre dağda inzivada kalmıştır. Varlığın, hayatın anlamını anlamıştir. Lakin artık bunu anlamak kendisine yetmemektedir. Güneş nasıl bir enerji ise ve bu enerjisini yayiyorsa ve hayata enerji vererek onu var ediyorsa, onu aydinlatiyorsa; Zerdüşt de anladiklarini aktarmasi gerekmektedir. Ve Zerdüşt dağından aşağıya, insanların
Emare Serisi - Sarmaşık, Pusula, Maske
"𝘊̧𝘰𝘤𝘶𝘬𝘭𝘶𝘨̆𝘶𝘮𝘶𝘻 𝘵𝘰𝘩𝘶𝘮𝘶𝘮𝘶𝘻𝘥𝘶𝘳, 𝘵𝘰𝘩𝘶𝘮𝘶𝘮𝘶𝘻𝘢 𝘬𝘪𝘮 𝘴𝘶 𝘷𝘦𝘳𝘥𝘪𝘺𝘴𝘦 𝘰 𝘴̧𝘦𝘬𝘪𝘭𝘥𝘦 𝘣𝘶̈𝘺𝘶̈𝘳 𝘷𝘦 𝘺𝘦𝘵𝘪𝘴̧𝘪𝘳𝘪𝘻."
Selamlar bugün benim için özel bir yeri olan serinin yorumuyla geldim, öncelikle konusundan bahsedeyim.
Hayatının büyük bir kısmını hatırlamayan Minel Karaer, amcasıyla dans edebilmesi üzerine yaptığı bir
Cemil Korkmaz, çok genç ve çok dertli bi kalem. Herkes gibi düşünmeyen kişileri severim. O da onlardan işte. Daha 98 doğumlu. Pdr okuyan bi genç kardeşimiz. Şiir konusu ile de ilgili. Kitaptan da anlaşılıyor. Seslendirme de yapıyor.Sorgulayan gençlerimizden. Onun gibilerinin sayısının bu açıdan artması dileğimle. Çünkü bi ülkenin iyi bir yerlere