Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Rafet Canpolat yazdı... Değerli dostum Mehmet bey; Öncelikle yoğun emekle ve titizlikle yazmış olduğunuz bu güzel eser için sizi kutluyorum. Kitap belli yaş aralığına hitap etmesine rağmen 63 yaşındaki bir okuyucun olarak görüşüm olumludur. Naçizane izlenimim; Her şeyden önce gayet akıcı ve oldukça sürükleyici,dili samimi ve tanıdık. Bilinmeyen kelimelerin parantez içerisindeki karşılıklarını hazır bulmamız kitabı elimizde tutma süresine ve akıcılığına katkı sağlamıştır.Aralara serpiştirilmiş şiir parçacıkları dilimize konan çikolata kırıntıları gibi tat vermiştir.. Romanı elime aldığımda aşk romanı olduğunu görünce beklemediğim bir sürprizle karşılaşmış oldum ama iyi de oldu; asla bu yaşıma kadar para verip bir aşk romanı almayı denememiştim böylece bir aşk romanı okuma şansını elde etmiş oldum. Bir başka sürpriz de finalde yaşadım ama zaten genelde yazarlar final sürprizleri yapıyor olmalarından dolayı hazırlıklıydım yine de hükmü bize bırakman, can alıcı o silahın elimizde kalması çok muzipçe olmuştur. Roman biterken yüzümüzde tebessümle kitabı kitaplığımın baş köşesine koymam emeğinizin karşılık bulmasıdır. Saygı ve hürmetlerimle değerli yazar. 25.03.2022 Bursa Rafet CANPOLAT Deniz kenarında maviyle baş başaysan EFELYA
Bir fikrin veya duygunun, aklımıza girip bizimle kalması için uyruğumuza geçmesi, oturma izni alması, orada dostluklar ve samimi ilişkiler kurma hakkını kazanması çok önemlidir. Bu fikirlerin veya duyguların, yavaş yavaş etkilerini genişletmesi, ilişki çemberini büyütmesi ve kişisel değerleri ile kendisini kabul ettirmesi gerekiyor. Sanat yapıtlarının nasıl yaratıldığına bakabilirsiniz. Çoğunlukla gençken akla gelmiş bir fikir, içinde yaşama gücüyle doğmuş ise dâhi, insanın ruhunda ürkekçe, gölgelere sığınarak uzun süre barınır. O, başka işlerle meşgulken veya böyle bir düşünceye hazır değilken okuduğu bir yazı, herhangi bir olay ya da bir yazarın öylesine söylediği mutlu bir söz, yatmakta olan Fikri uyandırıp içerdiği değer ve oynayabileceği rol hakkındaki kişiyi bir anda bilinçlendirir. Bu andan itibaren, her şeyden beslenmeye başlar. Seyahatler, konuşmalar, çeşitli okumalar kendisine sindirilebileceği öğeler sunar, o da bunları yutar ve giderek güçlenir. Goethe de Fasut fikrini tam otuz yıl boyunca aklında döndürüp durmuştur. Fikir, tüm bu süreyi tomurcuklanarak, serpilip köklerini daha derinlere salarak ve deneyimlerinin içindeki besleyici özsuyunu içerek geçirmiş, bu dâhiyâni eser de böyle ortaya çıkmıştır.
Reklam
_Mustafa Kemal, bir Türk’tü; Türk olmaktan gurur duyuyor; “Türkiye Türklerindir” parolasıyla yaşıyordu. Ne Tanrı’dan, ne bir kişiden ne de kurumdan çekinmeyen, tam bir devrimciydi. Onun için resmi ya da kutsal olan hiçbir şey yoktu. Türkiye’yi Padişah’ın ehliyetsizliğinden ve despotizminden olduğu kadar, yabancıların pençelerinden kurtarmakla
_Laiklik, medeniyettir. _Laikliği, her şeyin üstünde zorunlu buluyorum. _Cadılarla, hortlaklarla ve ruhlarla ilgilenmek, politikacıların işi değildir. Politikacıların görevi, kanunlarla sınırlandırılmıştır. Politikacı, ruhları, sıradan insanlardan daha iyi bilmez ve bundan ötürü, en az benim kadar cahil olan ve benim selâmetimle benden daha az
_Rüyamda bir kelebek olduğumu mu gördüm, yoksa şu an insan olduğumu düşleyen bir kelebek miyim, bilmiyorum. Chuang Tzu _Mükemmel bir insanın zihni ayna gibidir. Hiçbir şeyi kavramaz ve hiçbir şeyi ummaz. Böylece mükemmel insan hayatın içinde hiçbir çaba harcamadan hareket eder. ****** _Kalpteki incelik sevgi yaratır; sözlerdeki incelik güven
• Birçok eleştirmen, sanatın temel özelliklerine değil, eserdeki ahlâksızlık oranına dikkat eder. Bunlar genellikle, halkçı görünerek, sanatın temel özellikleri dışına çıkan eserlere, cinsellik içeren çalışmalara, yoksulluk edebiyatlarıyla süslenmiş hikâyelere önem verirler. Eleştirmenler sanata bir şey katamadıkları gibi, sağlıklı bir eleştiri
Reklam
_Sıradan sözcüğü neden bir küçümseme ya da bir hakaret ifadesidir? Neden sıradan olmayan sözcüğü, olağanüstü seçkin gibi takdir ifadelerini içinde barındırır? Neden sıradan olan her şey alçak ve bayağıdır? Sıradanlık, türün doğuştan sahip olduğu şey demektir. Onların kendilerine özgü alametifarikaları yoktur: Onlar tıpkı seri imalat mamulleri
Sizi gökteki kuşla, insanları eğlendirmek ve doğayı güzelleştirmek için yaratılmış kuşla kıyasladım. s.24 Çok ağır geliyor benim böyle bir bilinmezlikte olmam, bir geleceğiminin olmaması, başıma ne geleceğini tahmin edememek. Gelin, lütfen! s.30 Yiyorum, içiyorum, giyiniyorum; daha ne isterim! Kont sınıfından da değilim! s.32 Zaten ne olursa
Sayfa 175 - canKitabı okudu
KADIN SAVAŞ ESİRLERİ Esir ve köle ticareti 17. yüzyıla damgasını vuran kârlı işlerdendi. Bu nedenle esir ve köle ticaretine yönelik bilgiler özellikle esir ve kölelerin nerelerde ve hangi fiyata satıldığına dair çok sayıda kaynak bulmak mümkündür. Türk savaş esirlerine dair bilgiler de bu kapsamda yer almakta, ancak Afrika kökenli zencilere göre
Necip Fazıl, 26 Mayıs 1904'te Çemberlitaş'ta doğar. Kulağına okunan ezanın ardından adı üç kez fısıldanır. Soyu, Dulkadiroğulları'na kadar giden varlıklı bir ailenin tek oğludur. Hastalılıklarla dolu bir çocukluk geçirir. Henüz beş yaşındayken okuma öğrenir; zekâsını olmadık haşarılıklar yapmakta kullanır. Necip Fazıl'ın
Reklam
Nâzım Hikmet'in 'vasiyeti bir şiirdir. 'Anadolu'da bi köy mezarlığına gömün beni, ve de uyarına gelirse tepemde bir de çınar olursa taş maş da istemez hani' der. Aradan 50 yıla yakın bir zaman geçer. Vasiyetini yerine getirme adına bazı girişimler olsa da bunlar sonuçsuz kalır. Kültür bakanlarından Fikri Sağlar'ın,
Babama Mektup "sevgili babacığım, belki hatırlamazsın ama bugün sen öleli tam iki yıl oluyor. ne yazık ki bu süre içinde ben daha iyi ve akıllı olamadım; bu fırsatı da kullanamadım. oysa yıllar önce, bazı zamanlar, sen olmasaydın bir çok şey yapabileceğimi düşünürdüm. şimdi artık suçun kendimde olduğunu görmek zorundayım. sana bazı şeyleri
36 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.