Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kendilerinin olan tek sözcük yok dillerinde, öyle çok konuşuyorlar ki... Bir söz insanın neresinden doğar dersiniz? Dilinden mi, yüreğinden mi, aklından mı? Düşlerinden mi yoksa gerçeğinden mi? Ve kaç kapıdan geçip yerini bulur bir başka insanda? Yerini bulur mu gerçekten? Sözü yasaklamalı Ömür hanım yasaklamalı... Kimsenin kimseyi anlamadığı bir
Gerçekten de, bir kuş uçabilecek, yiyecek toplayabilecek ve yuva inşa edebilecek şekilde yaratılmıştır; bir kuşun bunları yaptığını gördüğümde onun mutluluğundan ben de mutluluk duyarım. Bir keçi, bir yaban tavşanı ve bir kurt da kendilerini besleyecek, yavrulayacak ve ailelerine bakacak şekilde yaratılmışlardır; ben de onların bunları yaptığını gördüğümde, onların mutlu olduğunu ve var oluşlarının akla uygun olduğunu kesin olarak bilirim. O halde bir insanın yapması gereken şey nedir? Bir insan da aynı şekilde hayvanların yaptığı gibi kendi var oluşunu üretmelidir; şu farkla ki, bunu tek başına yaparsa yok olup gidecektir; bunu kendisi için değil, tüm insanlık için yapmalıdır. Bunu yaptığında şuna kesin olarak kaniyim ki, o mutlu bir insandır ve var oluşu akla uygundur. Peki ya ben hayatımın o sorumluluk gerektiren otuz yılı boyunca ne yapmıştım? Bütün var oluşu desteklemek şöyle dursun, kendim için bile o var oluşu yaratamamıştım. Bir parazit gibi yaşıyor ve kendime "Yaşamamın faydası ne?" diye sorduğumda "Bir faydası yok" yanıtını alıyordum. Şayet insan var oluşunun anlamı bu var oluşu desteklemekte yatıyorsa, otuz yıldır kendimdeki ve başkalanndaki var oluşu yok etmekle meşgul olan ben, yaşamımın anlamsız ve kötü olduğundan başka bir yanıta nasıl ulaşabilirdim? .. Yaşamım hem anlamsız hem de kötü bir yaşamdı.
Reklam
Raymalı-aga kendi zamanında çok tanınmış bir cırav (yırcı), bir ozan idi. Daha küçük yaşta ün kazanmıştı. Tanrı vergisi bir yetenek ve kişiliğinin üç güzel özelliği sayesinde bozkırın en ünlü yırcısı, âşık ozanı olmuştu: Güftesini kendi yazar, bestesini kendi yapar ve güzel sesiyle bunları hem çalar, hem söylerdi. Dinleyenler ona hayran
ötüken yayınevi
ÖMÜR HANIMLA GÜZ KONUŞMALARI ...Ve güz geldi Ömür hanım. Dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İn- cecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin. Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan.
"Bu arada o sıkıntıların, bunalımların sara hastalığının tam nöbet gelmeden önce (nöbet uyanıkken geldiyse) bir aşaması olduğu, gerilim sırasında beyninin bir anlığına aydınlandığı, yaşam gücünün olağanüstü güçlendiği gelmişti aklına. Bir şimşeğin çakması kadar kısa olan bu anda yaşam duygusu da, kendini algılaması da on kat artıyordu. Aklı,
_Rüya, gören olmadan da var olabilir. Rüya gören olmadan rüya mevcut olduğunda ise bu özgün gerçeklik gibi gelir. Siz yoksunuz ama kozmik bir akıl var. Brahma var. Bu yüzden bütün alemin Brahma'nın gördüğü bir rüya olduğunu söylerler. Bütün bu dünya bir rüyadır, bir mayadır. Ama bu her şeyin, tümün bir rüyasıdır. Kişisel bir rüya değildir.
Reklam
_Yaşam, ufacık şeylerden, küçük mutluluklardan oluşuyor. Hiçbir şey büyük ve kutsal değil. O yüzden sözde büyük olan şeylere ilgi duyarsan yaşamı ıskalarsın. Yaşam bir bardak çayı yudumlamak, bir dostla sohbet etmek, sabah yürüyüşe çıkmaktır, ama illa belli bir yere doğru değil, amaçsız, son belirlemeden hareket etmektir. Böylece herhangi bir
Ömür Hanımla Güz Konuşmaları
...Ve güz geldi Ömür hanım. Dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İncecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin. Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan. Kalbimin üstünde binlerce bıçak ağzı...
_EVLENMEK! Kadınlar sanki hipnotize edilmiş gibi gözlerini yaşamın bu noktasına dikerler. Özellikle Nevrotik kadınlar, sevme yetisinden tümüyle yoksun olmalarına ve erkeklerle ilişkileri dillere destan ölçüde zayıf olmasına karşın, bu tutkudan vazgeçemezler. Evlenme arzusunun zorlanımlı bir nitelik aldığı kadınlar grubunu da anmak gerek. İşte bu
_Nevroz, anormalliktir. _Nevrotik, anormal davranışlı, kültüründen sapmış, ruhsal bozukluğu olan kişidir. Nevrotikler, kültürün üvey evlatlarıdır. _Nevrotik bir insan, kendini, kendi yoluna dikilen bir engel olarak görmektedir. _Nevroz, kişinin normal gelişimini engeller ve baş edemediği çatışmaların içine düşürür. _Anormal davranan herkes
Reklam
Dışardan Gelen Sesler Sizcede Böyle Değil mi?
İnsanlar mutluymuş gibi yapan insanları gerçekten Mutlu sanıyorlar. Ama mesele mutlu olmak ya da olmamak değil aslında. Çok mutlu olmanı da istemezler, Üzgün olmanı da istemezler. Ucu onlara dokunacak diye korkarlar besbelli. İnsanlara kalırsa senin yaşamın da yaşamak değildir. Duygularını bile yönlendirmeye çalışırlar. Üzgün duruyorsundur, gül
Sayfa 9 - Ahmet TaşKitabı okudu
Benliklerin Oluşumu
Bizler hayata kendi teklifimizi sunmadan çok önce tanımlanmış durumdaydık" derken, bireye atfettiğin-eğer varsa-özgürlük miktarı nedir? Ya da özgürlüğümüz elde ne varsa onların arasından yapacağımız seçimlerle mi sınırlı gerçekten? İnsan olmaya dair en büyük zorluklardan birinin doğduğumuz andan itibaren dünyanın bize dayattığı biyolojik, toplumsal ve kültürel sınırları aşmak olduğunu düşünmüşümdür hep. Mutluluk için en etkili çözüm bu olmasa da, bize düşen ile yetinmemek. Öte yandan, sistem tam da "yerini bilmek" saikiyle yaşamamızı istemiyor mu? Bunu yapmanın haysiyetli bir yolu var mıdır?
Sayfa 149Kitabı okudu
_İnsan, Meleklerin Cevherindendir. _Nurlu bir cevher, melek gibi marifet-i ilahi ile süslü olunca, elbette meleklerin arkadaşı olur. _İnsanlar görünüşte insana benzeseler de hakikatte halleri başkadır. Kıyamet gününde manalar görünecektir. _İnsanın içindeki ahlakın tamamı 4 kısımdır. Hayvan, canavar, şeytan ve melek ahlakları. _Allah’tan başka
_Aklı başındalık, düşünüp-taşınıp, tartıp, tercih etmeye yönelik bir erdemdir ve bir anlamda pek çok erdemin ustasıdır. Bu bağlamda basiret ve zeka gibi yine ruhun bu kısmına ait erdemler, aklı başındalığın kalfası, ruhun diğer kısmındaki karakter erdemleri ise çırağı konumundadır. Öte yandan erdemlere yönelik doğal eğilimin söz konusu olduğu
_Eğer birinin ruhunu görmek istiyorsanız, ona hayallerini sorun. _İnsan doğasındaki en derin prensip, "takdir edilme" isteğidir. _Alaycı tiplerin aslında acılarını gizlemeye çalıştığı gerçeği doğrudur. _İnsanın dünyadaki durumu, kedinin kitaplıktaki durumu gibidir; görür ve duyar ama hiç bir şey anlayamaz. _Yanlış anlayanlar tarafından
203 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.