NOT: Bu yazı yalnızca kitaba dair değildir. Uzun bir makale konusu, tez ya da kitap olabilecek "kadınların tarihi"ne dair kısa bir yazıdır. Yine de bir incelemeye göre uzundur. 10'dan fazla alıntıyla da yazıyı zenginleştirmeye çalıştım. Ve rahat okunması için konu başlıklarına ayırdım. Yalnızca kitapla ilgili kısımları merak edenler
Okumak isteyenler için:
s7.dosya.tc/server16/7m0qm0...
Küçükken kimse söylemediği için cinsel organımı vücudumun içinde sanırdım-takımın bir bölümünü diyelim-,-şuan da öyle sanan çokça insan var-O zamanlar başıma iş açarım korkusuyla araştırmadığım konular ergenliğe
Sakin, anlaşılır hatta kitaptan bahsetmeyi de başaracağım bir inceleme yazmak istiyorum. Yaşadıklarımı anlatsam , şu oldu, bu oldu diye izaha çalışsam da biliyorum ki yine de anlaşılır olamayacağım. Onlarca kez ölmem gerekirdi Fiziken defalarca kez rahatsızlıklar ile mücadele etmiş olsam da ruhumun gücüne binlerce kez minnettarım.
İnsan,
Sizlere merhaba demiyorum ya da iyi akşamlar dilemiyorum. Çünkü bunu diyerek Melekler ve Şeytanlar'a 5 saniye de olsa geç kalmak istemiyorum. Eyvah, stresten bunu belirtip daha da vakit kaybettim galiba. Neyse...
Kitabı bitirdikten sonra kendimi 8 farklı yerden bıçaklamak istedim. Çünkü bu serinin ilk kitabını okumak yerine kuzenimle filmini
Benim küçük Jane'im. Bu güzel tatlı romanı kısaltılmış değil de tam metin olarak okumanızı tavsiye ediyorum. 660 sayfa hiç anlamadan ellerinizin arasından kayıp gidecek ve sonunda niçin bitti diyeceksiniz. Ben Koridor Yayınlarının o harika kapak tasarımlı, bez ciltli versiyonunu okudum ve kelimenin tam anlamıyla bayıldım.
Jane Eyre benim okuduğum
Cinsiyetin önemsiz olduğu, üstünlük ya da zayıflık çağrıştırmadığı bir dünya...
Ursula K. Le Guin'den bir kitap okuduktan sonra diğer kitaplarını da okuma isteği hemen peşinden geliyor. Yazardan okuyucuları düşünsel anlamda zorlayacak, hayal güçlerinin sınırlarını aşmasını sağlayacak bir kitap daha..
Alternatif dünyalar yaratmayı seven yazar
¶¶Kadınlardan yalnızca birer hanımefendi gibi bahsetmenizden, onların aslında rasyonel varlıklar olduğunu anlamamanızdan nefret ediyorum. Hiçbirimiz hayatımız boyunca sakin sularda yüzmek istemeyiz.¶¶
Jane Austen
¶¶Kadınları korumaktan vazgeçmeniz lazım, onları farklı işler ve farklı uğraşlarla baş başa bırakın ;izin verin asker olsunlar,
“Beyaz Geceler” Dostoyevski’nin, 1948 yılında, henüz 27 yaşında iken, bir gazetede yayınlanmak üzere tasarlayarak kaleme aldığı, saf, sade, sıcacık ve fazlasıyla melodramatik bir uzun öyküsüdür.
Öykünün konusu, Dostoyevski’nin hayalperest diye tanımladığı ve kendisine bir isim vermeyi dahi fazla bulduğu 26 yaşındaki sefil bir adam ile 17
Süt ve Bal; Hindistan doğumlu Kanada’da yaşayan şair
Rupi Kaur’ın, orijinali İngilizce olan ve tam 39 dile basılmış bir şiir kitabı..
Arada sırada şiir de okumak lazım. Hani diyor ya Sezen bir şarkıda: ‘Eyvah, şiirler azaldı, günümüz perişan. Yanıyor içimizdeki, koskoca orman..’ Şiir azaldıkça işte biz de azalıyoruz. Nasıl iyi geldi, dinginleştirdi beni sanki..
Kitap; ‘sancımak, sevmek, kırılmak, sağalmak,’ başlıkları altında dört farklı bölümden oluşuyor. Her bölümde kısa kısa cümlelerle bize hayatta yaşadığımız birçok konu ile ilgili olarak kısacık mesajlar veriyor. Sadece kısa birkaç satırla okuru bu kadar düşündürebilmek, böylesine hissedebilmek her şairin harcı değil. Fakat Rupi Kaur’ca başarılmış bu..
Süt ve Bal; aşk, kayıp, travma, üzüntü, iyileşme, eşitlik, özgürlük, kadınlık hakkında bir şiir denemesi. Şiirlerin illüstrasyonlarla harmanlanmış olması da ayrı bir güzellik katmış sayfalara. Değinilen konular, verilmeye çalışılan öğütler çok güçlü. Özellikle kadınlara verilen öğütler, kendin gibi olmayı, yıkıcı ilişkilerin içinden çok daha büyük bir güçle çıkmayı, bir kadının kendisiyle barışmaya başladığında nasıl özgürleştiğini anlatıyor. Her satırı ayrı etkileyen bir kitap. Okuması keyif verdi, meraklısına tavsiye ederim...”
Süt ve BalRupi Kaur · Pegasus Yayınları · 20176,9bin okunma
Türk edebiyatının ilk psikolojik romanı kabul edilen, Mehmet Rauf’un ''İlk eserim son üstadıma'' ifadesiyle Halit Ziya Uşaklıgil’e ithaf ettiği romanı, Eylül.
Eylül, benim Mehmet Rauf’tan okuduğum ikinci eser oldu. Öncesinde Genç Kız Kalbi’ni büyük bir hayranlıkla okumuş ve çok sevmiştim. Yazarın, özellikle bir erkek yazarın, içinde yaşadığı
¶¶Irak yollardan gelmiş, koşmaktan yorgun ama kararlılıkla kendisine doğru ilerleyen kendini görüyordu.¶¶
Yüzyıllardır süregelen bir gelenek gibiyiz. :/Bedenler, ruhlar, konumlar, çağlar gelip geçiyor. Ama kadınlık sorunsalı baki kalıyor. Küçük kız çocuğu iken kahve içmemize izin verilmeyerek başlıyor... Sonra hayallerimize sarılmamıza. Çok
-“Kadınları korumaktan vazgeçin, onları ayrı faaliyetler ve uğraşlarla baş başa bırakın, bırakın asker olsunlar, denizci, otomobil sürücüsü ya da liman işçisi... «Kadınlık, himaye edilen bir meşguliyet olmaktan çıkınca her şey olabilir.»”
Kitap nihayet bitti.Normalde çok kısa bir sürede bitirilebilir,akıcı bir kitap fakat biraz yoğunsanız bilgi kitabı olduğu için günlere yayarak okuyabilirsiniz.Kitap çeşitli bölümlerden oluşuyor.Her başlıkta farklı şeyler anlatılıyor gibi dursa da benzer olan birçok şey var ve daha çok erkeklere hitap ediyor çünkü kitabın genel konusu erkeklerde en