Muriel Sarah Spark 1 Şubat 1918’de Edinburgh’ da doğdu. Aynı kentteki James Gillespie’s High School’u bitirdikten sonra Heriot Watt College’da okudu.
II.Dünya Savaşı sırasında 1944-1945 yıllarında Dışişleri Bakanlığı’na bağlı siyasal haber alma örgütünde çalıştı. 1947-1949 arasında The Poetry Review, dergisinin yayın yönetmenliğini yürüttü.
Spark genellikle değişik konuları fantastik ve alaycı bir üslupla işler. 1959’da yayımladığı ve daha sonra sahneye de uyarlanan Memento Mori adli romanı pek başarılı olmasa da, değişik konusu ile dikkati çekmiştir. 1960’ta yazdığı The Ballad of Peckham Rye (“Peckham Rye Baladı”) ile aynı yıl yayımlanan The Bachelors (“Bekarlar”) gerek konu, gerek üslup bakımından daha yetkin yapıtlardır.
Bu romanlarda gülmece öğesi ağır basar. Spark’ın ününü pekiştiren yapıtı The Prime of Miss Jean Brodie’de de (“Bayan Jean Brodie’nin Olgunluk Çağı”) gene gülmece öğesi ve canlı bir anlatım belirgindir. Bu yapıt tiyatro, televizyon ve sinemaya da uyarlanmıştır.
Spark özellikle 197C’ten sonraki yapıtlarında kötülüğü, kasvetli ve ağır konuları işlemiştir. 1962’de İtalia Ödülü’nü alan Spark 1965’te de The Mandelbaum Gate (“Mandelbaum Kapısı”) adli yapınyla James Tait Black Memorial Ödülü’nü kazanmıştır.
Sürücü Koltuğu, oldukça sıradışı, bir o kadar da etkileyici bir metin. Güney Avrupa’da bir şehre, tek başına tatile giden ve biraz alışılmışın dışında düşünen ve davranan bir karakter üzerinden, toplumun beklentileri ve bireyi kalıplara sokması, aşk, ölüm ve kadın-erkek ilişkileri sorgulanıyor. Kısacık metinde yazar, incelikli bir şekilde dünya düzeni, kadın-erkek eşitsizliği, din ve toplumun ‘farklı’ olana hoşgörüsüzlüğüne dokundurmayı da ihmal etmemiş. Herkes sever mi emin değilim ancak ben çok ama çok sevdim. Bu kadar kısa olmasına rağmen oldukça sarsıcı ve etkisinden kolay çıkılmayacak, dönüp üzerine zaman zaman düşüneceğiniz bir metin.
Şimdi sizden beş dakikanızı ayırmanızı ve şu soruları yanıtlamanızı istiyorum: Hiç kendinizi tekinsiz, gergin, endişe verici bir ortamda hissettiniz mi? Ya da hareketleri ve konuşmasıyla sizi şaşırtan biriyle sonunu tahmin edemediğiniz bir yolculuğa çıktınız mı?
Bu sorulara yanıtınız “hayır” ise üzgünüm. Çünkü
İngiliz Edebiyatının önemli adlarından 1i olan Muriel Spark, yaşamının direksiyonunu eline almaya çalışan 1kadını anlatıyor yine sıradışı 1kurgu ve anlatımıyla...
Derin 1gözlem gücü, hızlı 1anlatım, sıçramalı 1kurguyla ilginc psikolojik ayrıntılar, günümüz yaşamı adına... Biriktirilmiş 1dehşetle çıkılan 1yolculuk, yolculuk içinde yolculuklar, hayat adına karşılaşılacak durumlarla ya da sıradışı halleri ki yazarın genel üslubu bu sanrm diğer okuduğum kitapta da yine aslında yaşanabilecek hayatın içinde olan durumları kendince dile getirirken bunu normalin dışinda sanki bu durumları ilk defa duyuyor ya da okuyor hissi veren 1yazar...
Olaylar sıçrayışlarla kurgulanıyor, polisiyeden, gerilimden travmaya ve ölüm arzusuna uzanarak gelişip, tek yönlü 1biletle seyahate çıkan 1kadın, kendi çizdiği kadere doğru son sürat ilerliyor ve direksiyon başında kim olursa olsun, bütün yollar aynı yere ulaşıyor. Ayrıntılarda gizli savrulma anlarını olduğu gibi, olanca tuhaflığıyla anlatırken; kişisel ve karanlık 1deneyim haline geliyor...
Sürücü Koltuğu, hâkimiyetin bizde olduğu yanılgısı sayesinde yol alabildiğimiz hayatlarımızı derinden sarsan, sert ve sıradışı 1roman, sanki Amerika filmi izler gibi. Kitap ölmeden önce okunması gereken #1001kitap arasındadır, günümüz kurgularını seven, farklı konular da kitap okumak isteyenlere tavsiyemdir, keyifli, huzurlu, mutlu okumalar...