Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

LALE

LALE
@LALE7
78 okur puanı
Haziran 2019 tarihinde katıldı
Ekonomist Juliet Schor'un Overworked American ( Fazla Çalışan Amerikalı) kitabında yazdığı gibi: Bizler rafah için bedel ödedik. Kapitalizm belki yaşam standartını çarpıcı biçimde artırdı ama bunu çok daha talepkar bir iş hayatı pahasına yaptı. Daha fazla yiyoruz,ama bu kalorileri iş yerinde yakıyoruz. Renkli televizyonlarımız ve kompakt disk çalarlarımız var,ama onlara ofisteki stresli bir günün ardından rahatlamak için ihtiyaç duyuyoruz. Tatil yapıyoruz, ama yıl boyu öyle çok çalışıyoruz ki ,bu tatiller akıl sağlığımızı korumamız için zarurî hale geliyor. Ekonomik ilerlemenin bize sağladıklarından birinin de daha fazla boş vakit olduğu yönündeki geleneksel bilgeliğin doğrulanması zor görünüyor.
Sayfa 196 - Maya kitap 2013 basımıKitabı okudu
Reklam
Amarika Birleşik Devletleri klasik bir bireyci kültürdür. Diğer tarafta Geleneksel Asya, kolektif olana yoğunlaşma eğilimi gösterir. Örneğin, Pakistan ve Hindistan' da, birçok insan büyük evlerini -mutfağı ortak kullanılan bir dizi daire şeklinde- geniş aileleriyle paylaşır. Tibet ve Nepal' de aileler bir arada yaşar ve erkek kardeşlerin aynı eşi paylaşması -hayatlarının çoğunu evden uzakta geçiren Sherpalar (hamallar) için ekonomik açıdan uygun bir düzenleme- yaygındır. Bazı kolektivist kültürlerde aile duygusu tüm köye ve hatta ulusal "kabile" ye doğru uzanır. Birçok kültürlerarası psikolog, bireycilik-kolektivizm sürekliliğinin aslında kültürün sosyal kalıplarının en belirgin özelliği olduğunu savunurlar.
Sayfa 43 - Maya kitap 2013 basımKitabı okudu
Bireyci kültürler kolektivizmin ön planda olduğu kültürlerden daha hızlı hareket eder.
Sayfa 42 - Maya kitap 2013 baskıKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bu iyi tabiat ne güzel şeydir; tabiatı iyi olan insanın hayatı da güzeldir. Tanrı kime kötü bir tabiat vermiş ise; bu felek oku ona eziyet çektirir. Hangi bey kötü bir tabiata sahip olursa, her işi ters gider, sevinç yüzü görmez, daima keder için de yaşar. Bey takva sahibi, hataya düşmemek için, daima titiz davranır; böyle titiz hareket eden beyler doğru iş görürler.
Sayfa 69 - Elips Kitap 2007 basımKitabı okudu
Beyaz Diş önceleri sadece kendi cinsine düşmandı, hem de amansız bir düşman. Şimdi ise herkese düşman kesilmiş, daha da vahşileşmişti. Öylesine korkunç işkencelere hedef oluyordu ki körü körüne nefret beslemeye başlamıştı. Bağlı olduğu zincire, için de bulunduğu kafesin parmaklıklarından kendisini gözetleyen adamlara ve onlara uyarak çaresizliğinden cesaret bulup homurdanan diğer köpeklere nefret besliyor, kafesin tahtalarına bile nefretle bakıyordu. En çok da Güzel Smith' e tabii....
Sayfa 134 - Elips Kitap 2007 basımKitabı okudu
Reklam
''Kendine gel ey Türk! '' ''Katı ellerin açık alnının silahı, pulat göğsün yumuşak yüreğin zırhı olsun.'' ''İşte Türkleri nasıl bir araya topladığımızı ve onları ne türlü idare ettiğimizi buraya yazdım. Bütün diyeceklerimi bu temelli mermere kazıdım. Ve bu ebedi taşı da bu çorak yere diktim.''
Sayfa 81 - Elips Kitap 2007 basımKitabı okudu
''Kararını adam akıllı düşünüp taşındın mı? Zavallı melek! Seni sürüklemekte olduğum uçurumun derinliğini ölçtün mü? Hayır, öyle değil mi? Çılgınca bir inançla gelecekten emin, güya saadete doğru gidiyorsun... Oh! Ne biçare insanlarız biz? Ve ne gafil! ''
Sayfa 230 - Elips Kitap 2007 basımKitabı okudu
Faydanılmayan mal, ağır bir yüktür. Ancak şu anın yarattığı şey, işe yarayabilir.
Sayfa 25 - Elips Kitap 2007 basımKitabı okudu
Mağripli bir dilenci Halep' de bezzarlar çarşısın da şöyle diyordu; ''Ey mal sahipleri, eğer siz de insaf, bizde de kanaat olsaydı, dilencilik adeti Dünya' dan kalkardı.'' ''Ey kanaat, bizi sen zengin et; çünkü senin fevkin de bir servet yoktur.Sabır hazinesi lokmanın ihtiyar etmiş olduğu bir şeydir. O halde sabretmeyen hakim değildir.''
Sayfa 82 - Elips Kitap 2007 basım bölüm: 3
Hocam aşık olanların işi ah ile zar olur hasretinden ol maşukun gözü yaşı pınar olur Dünü günü kılar zari yani görmek diler yari İşitmezler bu haberi aşksızlar bi-haber olur Aşık isen Didar' ına koma bugünü yarına Girenler aşk pazarına kendisinden bizar olur terk eyle gel sen senligin onun aşkınla kıl talep Bu aşk içinde olanın kan bahası didar olur Aşıklar la-mekan olur cihanın terkini vurur Can u cihan ne nesnedir çün dost ile pazar olur Aşka yoldaş olacağız cümle işler olur geniz Maksud ele gireceğiz dost iline sefer olur Hani gerçek aşık hani gelin isteyelim onu Biçare Yunus' un canı dost yolun da isar olur.
Sayfa 81 - Elips Kitap 2007 basımKitabı okudu
Reklam
Dostlarım benim bir yazar yeteneğine sahip olduğumu iddia ediyorlar ve yalnız makalelerle kalmayarak daha başka şeylerle yazmamı istiyorlar. İyi ama icat zekasına sahip olmadan insan yazar olabilir mi? Ben de işte böyleyim. Hiç değilse, ana hatlarını yaşamış olmadığım bir macera tahayyül etmek elimden gelmez.
Sayfa 9 - Elips kitap 2007 basımKitabı okudu
Cenab-i Hak mübarek oruç ayını kadın ve erkek bütün insanlara uğurlu kılsın. Amin! Tebriklerimi şu biçim de arz eyleyişimden maksadımın ne kadar samimi olduğunu elbette hissetmişsinizdir. Gerçi pek cok söylenmiştir. Fakat gönüller, içine doğanı doğru ifade etmek için başka bir deyiş bulmaya lüzum görmez değil mi? Esasa gelelim: Elde işkembe fener, arkada zenbil-i sahur Gece faslında şikem-harelerindir meydan.
Sayfa 55 - Elips kitap 2007 basımKitabı okudu
Tevazu Hakkında Ey insan! Cenab-i Hak seni topraktan yaratmıştır. Toprak gibi sonsuz mütevazi ol. Madem ki topraktan yaratıldın, ateş gibi haris,cihanı yakıcı, inatçı olma. Korkunç ateş baş çekti, yükseldi, sivrildi. Toprak ise acizlik ve alçaklık gösterdi. (Serkeş, baş çeken de ateşin vasıflarındandır.) Ateş yükseldiği için (kibirlendiği için),ondan şeytan yaratıldı. Toprak tevazu gösterdiği için ondan Âdem yaratıldı.
Sayfa 123 - Elips kitap 2007 basımKitabı okudu
- Allah ! Ey İslâm ' ın Allah ' ı !.. Düşman vatanımı çiğnemesin, çiğnetme !!
Sayfa 8 - Elips kitap 2007 basımıKitabı okudu
Bilinmeyen bir kuş kafesin içine giriyor, Bilinmeyen bir yerden geliyor.
Sayfa 8 - Elips kitap 2007 basımıKitabı okudu
Daha önceleri vapurla hiç yolculuk etmediğim için, aldı mı beni bir korku? Rahatsızlık bir yandan, korku bir yandan vücudumu ve ruhumu aynı zamanda sararak beni tarif edemeyeceğim bir kedere boğdular. O zaman da arpacık kumrusu gibi, " Ben ne yaptım?" diye kara kara düşünmeye başladım. Anamın, babamın hayırlı öğütleri, babamın gözyaşları, annemin yalvarıp yakarmaları bütün canlılığıyla gözlerimin önüne geldi. Henüz daha taşlaşmamış olan vicdanım, o hayırlı öğütlere kulak asmamış ve babamla Tanrı ya karşı olan vazifemi yapmamış olduğum için bana azap veriyordu...
Sayfa 9 - Elips kitap 2007 basımıKitabı okudu
Reklam
Artık paradan tiksinmeye başlamıştım. Lanetledim parayı. Bir daha da ağzıma almadım. Bu dünyada insanın başına ne gelirse tutku ve tamahtan gelir. Kim kendini paraya kaptırırsa sonu yıkımdır. Sonun da şuna karar verdim. Soylu ve temiz birine muhtaç olmaktansa diyar diyar gezmek daha iyidir. Hayatta en iyi şey hâlinden memnun olmaktır. Bilge kişiler de dünyada en iyi şeyin memnun olmak, en akıllı hareketin tedbirli şekilde düşünmek, memnun olmanın, en büyük zenginliğin asıl soyluluk ve güzelliğin iyi huyda, insanın nefsine karşı dişini sıkması gerektiğini, iyiliklerin en üstününün en büyük dostluğun güven olduğunu, el alemin malı ile rahat yaşamaktansa yoksul kalmanın daha iyi olduğunu söylemiyorlar mı?
Sayfa 65 - Elips kitap 2007 basımKitabı okudu
Artık ayrılmak zamanı geldi. Ben ölüme gidiyorum, siz de yaşamaya. Bunların hangisi daha iyi, bunu ancak Tanrı bilir.
Sayfa 34 - Elips kitap 2007basımKitabı okudu
Yarı konuşma, yarı gülüşmeler, tereddüt anları, derin derin iç çekmeler, his taşkınlıkları ve nihayet o çıldırtıcı sevinç... Bütün bunlar ne olmuştu? Genç kız onun karısı oldu; o, dünyada sayısı çok az olan bahtiyar insanlardan biri idi... "fakat;" diye düşündü, "bu ilk tatlı anların ömürleri niçin ebedî ve sonsuz olmuyor?"
Sayfa 80 - Elips kitap 2007 basımKitabı okudu
Sizden istenen yapamayacağınız bir şeyse hiçbir sakat ümide meydan vermeden reddediniz.Böylece bir şeyi kesin olarak reddetmenin verdiği vicdan huzurunu hissedeceksiniz.
Sayfa 69 - Elips kitap 2007 basımKitabı okudu
Odayı rahatça geçiyorum, mukabil taraftaki kapıya gidiyorum, acele etmeden, kaçmayı düşünmeden kapıyı açıyorum ve Arabacılar Sokağı'na çıkıyorum. Gözlerimi çıktığım evin üstüne kaldırıyorum ve kapının üstünde şu yazıyı okuyorum: "Seyyahlar Yurdu."
Sayfa 120 - Elips kitap 2007 basımıKitabı okudu
Herkesin tanıdığı bir memleket de erguvandan kaleler yükseldiğini, ateşten caddeler açıldığını, zümrüt veya yakuttan tavuslar ve horozlar dolaştığını görenler, kendi hayatlarından artık tat almaz olurlar ve ufukların arkasında emsalsiz bir cihanın saklandığını zannederek bu âlemin hasretini çekmeye koyulurlar.
Sayfa 103 - Elips kitap 2007 basımKitabı okudu
Reklam
Kalbimi çalmalarını nasıl engelleyeceğimi sorduğumda, "Tıpkı atalarımın yaptığı gibi," dedi. "Onlara bir şeyler vermen için ısrar edeceklerdir. O yüzden onlara hayalet kalbini ver ve gerçeğini daima kendine sakla."
Sayfa 105 - Koridor YayıncılıkKitabı okudu
Zaman okuldur biz orda öğreniriz. Zaman ateştir, içinde yanarız biz. Delmore Schwartz
Sayfa 5 - Remzi KitabeviKitabı okudu
Sevgili Dost, Herkesin seviyormuş gibi yaptığı, ancak sevginin ne olduğunu pek az kimsenin bildiği bir zamanda yaşıyoruz. Belki de bütün zamanlar böyleydi. İmam Şafiî ye, "O kadar insanla dost kurdum ki Ellerim dolu sanıyordum Başıma bir bela geldiğinde Kimseye acımayan zamandan şiddetliydi Dostlarımın ihaneti," dedirten hangi duygularsa ondan yüzyıllar önce yaşayan Hesiedos'a, "Sevme beni sözlerle, şuurlu ol Hem de duy içinden Seversen beni eğer, samimi olmalı duygun Ya sev ta içten Ya tamamen bırak, " dedirten de aynı duygulardı.
Sayfa 38 - Şule yayınKitabı okudu
En iyi zamanlardı;en kötü zamanlardı. Bilgelik çağıydı;ahmaklık çağıydı. İnanç dönemiydi; şüphecilik dönemiydi. Aydınlığın mevsimiydi;karanlığın mevsimiydi. Umut baharıydı;umutsuzluk kışıydı.Öncemizde her şeyimiz vardı; öncemizde hiç bir şeyimiz yoktu. Hepimiz doğrudan cennete gidiyorduk;hepimiz doğrudan cehenneme gidiyorduk. Kısacası o dönem de bugünkü gibiydi; öyle ki ,dönemin en gürültücü yetkililerinden kimileri,hem iyisi hem de kötüsü için "en" ile başlayan karşılaştırmalarda ısrarcıydılar.
Sayfa 5 - Elios KitapKitabı okudu
"Duydumki Şamanizm diye bir şey varmış uzak ülkelerde.Ve Şamanizme göre her şeyin bir ruhu varmış. Bu dindir ,kaygıları dindirir.Bilim de dese ki ,her şeyin bir gölgesi vardır, varlığı gidenin gölgesi de gitmiştir. Bahçede ki ağacın, suyun gölgesi vardır. Ağaçlar kesildiğinde, ırmaklar kuruduğunda gölgeleri kaybolur. Ve gölgeler kaybolduğunda, asıl kaybeden insandır. Bilimin ve adaletin de gölgesi vardır, bunların gölgesinde insanlar rahat eder.Bilim ve adalet ,gölgelerini alıp gitseler,belki insanlar kalır geride ama insanlık, gölgeler gibi kaybolur yeryüzünde. " Bunun üzerine Atinalı yargıç Alkilopos(o dönemlerde ithal yargıç kullanıldığı da olurdu): "Şimdi bu sözlerin konumuzla ne ilgisi var?Öyle felsefe yapma.Felsefe yakında yasaklanacak zaten" demişti. O günkü bazı kişilere göre felsefe de ırmağın gölgesi gibi bir şeydi........
"Sokrates Bey suçlu muydu? "Hayır, asla." "Mesleği neydi?" "Düşünürdü;çok düşünürdü." "Peki niçin öldürdüler onu?" "Avukat tutmadığı için.Tutsa,başına bu gelmezdi.Kendi kendine hazırladığı o zayıf savunma,'Sokrates'in Savunması' diyorlar şimdi ona ,elden ele dolaşıyor Atina'da, Karya'da............
Reklam
"Öyleyse yaşayın,mesut olun sevgili çocuklar ve Allah'ın insanlara geleceği açıklayacağı güne kadar,insan zekâsının yalnız şu iki kelimede hulâsa edileceğini hiç bir zaman unutmayın:Bekle ve ümit et." Dostunuz Edmond Dantes
Sayfa 447 - Bendeki bu kitap 1962 basımıdır...Kitabı okudu
''Bu nasıl bir kuraldır ki ? Zaman tasarrufu sağlayan makineleşme arttıkça ,insanlar üzerindeki zaman baskısı da artmaktadır.'' Sebastian de Grazia , Of Time ,Work,and Laisure
Sayfa 36 - Maya KitapKitabı okudu