Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
“İnsanoğlunun öyle zayıf yanları vardır ki, ne para, ne güç, ne ilişkiler, hiçbirinin yararı dokunmaz. Bir kadına âşık olursunuz, onun mutlu olması için neyiniz var neyiniz yoksa ayaklarına serersiniz, gerekirse canınızı bile vermeye hazırsınızdır ama o tutar sizi en yakın arkadaşınızla aldatır. Hem de herkesin gözü önünde, sanki size nispet yapar gibi. İki yerden yaralanmışsınızdır; sevdiğiniz kadın ve en yakın arkadaşınız, bıçaklarını çekip hiç düşünmeden yüreğinizin en hassas yerinden vurmuşlardır sizi. Büyük servetinizin, dağları yerinden oynatan gücünüzün artık hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur. Yaralı yüreğiniz, paçavra edilmiş şahsiyetinizle öylece kalakalırsınız. Belki insanlar yüzünüze bir şey söylemez ama siz sırtınızı döner dönmez başlarlar dedikodulara. Artık hayatınızı mahvetmekten başka seçeneğiniz yoktur. Bu adi, bu riyakâr dünyadan kendi başınıza çekip gitmekten başka bir şey gelmez elinizden. Ben de bunu yapıyorum işte. Genç yaşımda bana gülen şansımın feleğin küçük bir çelmesiyle tümüyle değiştiğinin farkındayım. Her şeyin bir daha eskisi gibi olmayacağını görüyorum. Bu yüzden artık benim için bir cehennem azabına dönen hayatıma son veriyorum. Kimseye kırgın degilim, dünyadan payıma düşen bu kadarmış, aldım gidiyorum.”
"Çocukluğumun büyük hayal kırıklığıydı mimoza. Karşıma koyar, saatler boyunca soluşunu seyrederdim. Yüreğim ezilirdi çaresizligimden. Bu çiçeğe hem tapar, hem de nefret ederdim. Tüm kısa süreli güzel şeylerin sembolüydü bu çiçek benim için. Şimdi sorsan, tek kelimeyle hayatımın sembolüdür derim."
Sayfa 42 - Aras Yayıncılık
Reklam
Şimdi yüzünü gördüm mü yine his damarlarım açılacak! Canım bu kızın bana olan etkisi nedir? Kendisini nasıl seviyorum bilmem ki! Josephino'nun dediği gibi değil. Benim dediğim gibi de değil, yani ne kardeşim gibi ne de cananım gibi! Bu da bir alemdir, bir sevgi şekli de bu olsun" diye beygirciyi savarak kapıyı çaldı.
Sayfa 59 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Çevirmen: Emrah Balcı, V. Basım 2019Kitabı okuyor
Umduğum şeye ulaşmaya çalışmıyordum. Çünkü ne kadar uğraşırsam uğraşayım, bir yola baş koymuş hayalperest gibi ne kadar özveride bulunursam bulunayım, zavallı önemsiz bir memur olarak kalacaktım. Bütün zavallıların erdemi gibi, benim de erdemim iyi bir nitelik ya da değer olarak görülmeyecek, bir tür aptallık ya da basitlik sanılarak aşağılanacak, yoksulluktan da fazla hor görülecekti. Son erdem kırıntısını da, kanımdaki son kutsallık damlasını da atma zamanı gelmişti.
Gerçi hiçbir şey beni Lautréamont'un eserinin arkasında kaybolması kadar etkisine almıyor ve onun o karşı konulmaz "Tikler, tikler ve tikleri de hep aklımda... Ancak, insanın bu kadar radikal biçimde silinişinin gerçekleşme koşullarında benim için doğaüstü bir şey de kalıyor.
Bu meslekteki pek çok kişinin de, tıpkı benim yaptığım gibi, kendi psikolojik meseleleri ile mücadele ettiğini gördüm. Aslında, çok büyük ihtimalle, bu alanda olmamızın en önemli (ve bilinçdışı) sebebi bu mücadelelerdir.
Sayfa 115 - Psikoterapi Enstitüsü Eğitim YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
“Sen benim içtiğimi ne zaman gördün?” “İzmir kurtarıldığı zaman.” “Gene kurtarın da, kurtardığınız akşam gelin! Hem de rakı paraları benden... Neye apıştın? Turp sıkayım senin gazeteciliğine! Yunan’dan demedim bu kez, Serbestçilerden kurtaracaksınız... Dur hele sakın baltayı taşa mı vurduk?” “Değil... Ben de sizdenim!” “Ne kadar güzel! Haydi eğlenceniz bol olsun!”
Kardeşim ve ben aynı mayanın ürünüydük de benim hamurum tutmamış gibiydi.
“Ne dedi Faytoncu Osman?”
“Faytoncu Osman pezevengi, benim Ramiz amcama ne zamandan beri öğüt verir oldu? Sen ne zamandan beri kapılandın Osman abinin kerhanesine?” Tango Ömer, can havliyle, kolunu sıkan elin bileğine yapıştı. Bir an kafa atıp atmamayı tasarladı. Murat bunu anlayarak kötü kötü güldü. Ünlü kabadayılardan birkaçının bıçaklarını ellerinden aldıktan sonra, suratlarını dağıttığından beri gözünün pekliği de, yumrukçuluğu da, İstanbul kopuklarının arasında nam salmıştı.Allah Allah... Bunlar orospu sandığı mı? Benim bildiğim faytoncu, kerhanecilerimizin iyicelerindendir? Nerden bulmuşlar semtin Serbestçileri Osman abini? Hanımları mı sağlık vermiş?”
Ay Karanlık
Maviye Maviye çalar gözlerin, Yangın mavisine Rüzgarda asi, Körsem, Senden gayrısına yoksam, Can benim, düş benim, Ellere nesi?
Reklam
Bulutsuz,berraktı gökyüzü benim de gönlüm gölgesiz.
Ruh tek bir bütün olarak çalışmaz. Zihnimizin bölümleri birbirinden bağımsız hareket edebilirler. Belki de 'ben' ve benim bedenim zihnimin arkasından iş çeviriyordur. Zihin arka sokakları ve tuzakları sever.
Gerçekten de en güzel hediye kitapmış. Meğer onlar benim en sadık dostlarımmış.
Sayfa 71
Sana sitem etmeyeceğim artık. Bütün suç benim. Seni bu kadar sevmemeliydim. Şu köhne ve utanmaz dünyada ne bir kimse bu kadar sevilmeye değer, ne de bir kimsenin bu kadar sevmeye hakkı var.
Resûlüllah (s.a.v) annesinin kabrini ziyaret etti ve ağladı. Yanındakileri de ağlattı. Sonra şöyle buyurdu: "Anneme mağfiret dilemem hususunda Rabbimden izin istedim, izin vermedi. Kabrini ziyaret edeyim diye izin istedim, bana izin verdi. Kabirleri ziyaret ediniz, çünkü onlar ölümü hatırlatır". Birisi: Ya Resûlâllah, babam nerededir? diye sordu. Resûlüllah: "Cehennemdedir" buyurdu. Adam, arkasını dönüp gidecekken, Resûlüllah onu çağırdı ve: "Benim de, senin de baban cehennemdedir" buyurdu.
(Ebû Dâvud, Cenâiz 77; İbn Mâce, Cenâiz 49) (Müslim, İman 347)Kitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.