Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Dönem
Gelmiş geçmiş en iyi günlerdi, gelmiş geçmiş en kötü günlerdi; hem bilgelik çağıydı hem ahmaklık; hem inancın devriydi hem şüpheciliğin; hem Aydınlık hem Karanlık bir mevsimdi; umudun baharı, umutsuzluğun kışıydı; hem herşeyimiz vardı hem hiçbir şeyimiz yoktu; hepimiz ya doğruca Cennete gidecektik ya da tam aksine istikamete..
hayatım boyunca en değersiz olduğum dönem, herkes tarafından en çok takdir edildiğim dönemdi.
Reklam
Türkiye'de muhalif olmanın bu kadar imkansız olduğu dönem oldu mu sizce?
"Kendimi, Tanrı’nın ajandasındaki görevlerden biri gibi hissediyorum: Karanlık çağlardan hemen sonra gelen İtalyan Rönesansı. Her şeyin bir mevsimi vardır. Her trend, moda ve dönem için. Dön, dön, dön."
Birine aşık olduğunuz ilk dönem her zaman eşsizdir ama kaygan, çakılı bir yamacı azimle tırmandıktan sonra tekrar o zirveye dokunmak... İşte gerçek aşk burada yatar.
Sayfa 84
Şiir yazılacak umutlu bir çağ değil içinde bulunduğumuz dönem.
Reklam
Öcüüü! Hah ha!
Bazı korku tüccarları da bundan faydalanmaya çalışıyor­lar: Modernleşmezseniz böyle olursunuz diyorlar çamurlu kaldırım, dolmuşta arabesk, kaçak elektrik, kirli sakallı işsiz adamlar ve yalınayak çocuklar... Öcüüü! Sosyoeko­nomik sebepleri olan bu durumu İslam'la özdeşleştirme­ye çalışıyorlar. İslam'la ne alâkası var kardeşim? Müslü­man, bir kere okumuş adamdır, temiz adamdır! (İslam'ın ilk iki emri: 'oku' ve 'temizlen'.) Tek suçumuz şu: senin 'modernleşmek' dediğin şeye ben 'batılılaşmak' diyorum ve ayak diriyorum. Bu yüzden, ben yobaz oluyorum, sen uygar oluyorsun. Beni bu medeniyetsiz adamlarla bir tut­ma, rica ederim. Böyle yaparsan, bu yoz gecekondu kül­tünün de modernizmin marifeti olduğunu söylerim, apı­şır kalırsın. Bu sınıfsal farklılığı da sen ürettin, bilmiyor mu­yuz sanıyorsun. Kendini modern olarak tanımlayabilmen için, birilerinin azgelişmiş kalması şarttı zaten. Kendini 'öteki'ne göre tanımlamak zorunda olduğun için; çağdaşlaşmanın getirilerinden yararlanamamış bir güruha zaten ih­tiyacın vardı. Yani cumhuriyetin ilk yıllarında CHP'ye yanaşıp da memur olamamış, köşeyi dönmesini sağlayacak bir iş bulamamış, yani burjuvalaşmamış, fakir kalmış, eği­timsiz, öcü diye gösterebileceğin taşralı bir gecekondu sı­nıfı ürettin. Kim bunlar? Bir iki kuşak önce geleneksel ens­trümanları bırakmış; fakat modern kostümleri de üzerle­rine tam uyduramamış ara dönem ucubeleri. Kentlileşememiş garipler. Kızdırma beni, çıkartırım ipliğini pazara.
Zaman zaman kalabalıklara karışsan bile, limandan uzaklaşma... Kalabalık kasırgalı bir umman. (Dönem, “Fildişi Kule” , Ocak 1965)
Bir dönem gelir, hayat sanki devam etmekte tereddüt ediyormuş ya da akışını değiştirmek istiyormuş gibi belirgin biçimde yavaşlar.
Büyük Değişim
Dünyayı sarsan koronavirüs pandemisi, insanların hayatlarını kaybetmelerine ve sağlıklarının bozulmasına neden olurken, birçok alanı olduğu gibi tarım ve gıda sektörünü de derinden etkiliyor. Pandemi süreci, önemi çok daha iyi anlaşılan tarım ve gıdada yeni bir dönemin başlangıcı oldu. Bu dönem aynı zamanda "tarım ve gıdada yeni dünya düzeni" olarak da adlandırılmaktadır. Ulusal politikalar, korumacılık, gıda milliyetçiliği gibi kavramlar ön plana çıktı. Tarım potansiyeli yüksek, iklim, su kaynakları ve biyoçeşitlilik açısından zengin ve bundan yararlanabilen ülkeler bu yeni dönemin en avantajlı ve parlayan ülkeleri olarak görülmektedir. Petrol zengini ülkelerin yerini gıda zengini ülkeler alacak.
Reklam
En zor anların yaşandığı bir dönemde, insanlığa yeni bir dünya düzeni sunmak için sahneye çıkma sırası artık İslam'a gelmiştir. Bu dönem artık "ümmet" dönemidir.
Sayfa 16 - Pınar yayınlarıKitabı okudu
Etkileyici kitap başlangıç paragrafları
En iyi zamanlardı; en kötü zamanlardı. Bilgelik çağıydı; ahmaklık çağıydı. İnanç dönemiydi; şüphecilik dönemiydi. Aydınlığın mevsimiydi; karanlığın mevsimiydi. Umut baharıydı; umutsuzluk kışıydı. Öncemizde her şeyimiz vardı; öncemizde hiçbir şeyimiz yoktu. Hepimiz doğrudan cennete gidiyorduk; hepimiz doğrudan cehenneme gidiyorduk. Kısacası o dönem de bugünkü gibiydi; öyle ki, dönemin en gürültücü yetkililerinden kimileri, hem iyisi hem de kötüsü için 'en' ile başlayan karşılaştırmalarda ısrarcıydılar.
Sayfa 1 - İlk paragrafKitabı okudu
Çaresizliği yenenler…
Çaresizliği yenebilmiş insanlar gerçekten bir şeyler başarabilmişlerdir. Örneğin Victor Hugo yayın evlerinden kovulduğu için vazgeçip meşhur kitabı Sefiller’i çıkarmak yerine kendi sefil olabilirdi… Edison ise, ampulü bulurken 999 kere hata yaptığını artık bulamayacağını söyleyen yardımcılarına, “Hayır, 999 kere hata yapmadım, 999 yapılmayacak şeyi bularak 999 kere doğruya yaklaştım.” demeyip bininci denemesinde ampulü bulamasaydı, belki biz hâlâ, “Her yer karanlık, makber mi Ya Rab!” diyor olacaktık… Einstein aptal olduğu için(!) okuldan atıldı diye kendini Müslüm dinlemeye verseydi ne olacaktı? Dostoyevski bir dönem kürek mahkûmu olmasaydı belki “Suç ve Ceza”yı yazamayacaktı. Dünyaca ünlü en büyük müzisyenlerden olan Beethoven’in ise kulakları duymuyordu! Velhasılıkelam sorunlar, engeller yöreye, ülkeye mahsus değil, evrensel! Önemli olansa vazgeçmemek, mücadele etmek! Şimdi bu konuyu Behçet Necatigil’e ait bir mısrayla noktalamak da pek bir manidar olur. Ne demiş şair: “Ya çaresizsiniz ya da çare, sizsiniz...”
Sayfa 115 - Carpediem Kitap 1.BaskıKitabı okudu
İnsanların ruhsuzlaştığı, kalemlerin kuruduğu dönem geldi.
Yaşandı,beni mutsuz etti,bir dönem acı verdi,fakat sonunda kendi içimde daha güçlü olmamı sağladı.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.