Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Yozlaşmamız ne kadar büyük ve içimizde doğanın gücü ne kadar azalmış olursa olsun; gene de, her birimizde eski insanın büyük bir parçası kalmayacak kadar doğa hiçliğe indirgenmiş, biz de o kadar değişmiş değiliz. Ve bu, aptallığımıza ne kadar aykırı gelirse gelsin, asla başka türlü olamaz. Bak, hesaplama hatası dediğin şey —gerçekten de hata ve büyük olduğu kadar somut da— her zaman işlenir, üstelik yalnızca aptallar ve budalalarca değil, akıllı, bilgili ve bilge insanlarca da; soyumuzu yaratmış olan doğa, akıl yoluyla ya da insan eliyle değil de kendi rızasıyla ona son vermezse, sonsuza kadar da işlenmeye devam edilecek. Ve inan bana, hiçbir can sıkıntısı, umutsuzluk, şeylerin hiçliği, çarelerin değersizliği, insanın yalnızlığı duygusu, dünyadan ve kendinden nefret çok uzun süremez, zihnin bu tutumları bütünüyle akla yakın ve karşıtları akla aykırı olsa da.
BIYIĞINI KAYBEDEN SAVAŞÇI Yetmiş akıncı, çocuklar gibi şendik. Çünkü biraz sonra nehrin azgın sularını geçip, Antalya'nın buğulu morluğu içinde uzanan dağların eteğine yayılmış küffara kılıç çalacaktık. Yönetmenin "motor" sesiyle, araba atlarını topladık. Bu gariban atların ceddi nice savaşlara girmiş olacak ki damarlarındaki
Reklam
Kalem ve Kılıç
Tûsi, İsmailî mezhebini terk ettiğini açıklamıştı.Tûsi artık İlhanlılar eliyle kurulan yeni rejimin fikri manada kurucularından biri olarak ahlak anlayışını kamu düzeni ve yöneten­-yönetilen ilişkisi çerçevesinde de değerlendirmiş böylelikle kuruluş sürecinde olan İlhanlı hakimiyetinin Müslüman tebaa gözünde meşrulaşmasına katkı sağlamış oluyordu.
_Rüya, gören olmadan da var olabilir. Rüya gören olmadan rüya mevcut olduğunda ise bu özgün gerçeklik gibi gelir. Siz yoksunuz ama kozmik bir akıl var. Brahma var. Bu yüzden bütün alemin Brahma'nın gördüğü bir rüya olduğunu söylerler. Bütün bu dünya bir rüyadır, bir mayadır. Ama bu her şeyin, tümün bir rüyasıdır. Kişisel bir rüya değildir.
Kendileriyle bir yabancı arasında sıradan insanca duygulara dayalı bir arkadaşlık kuramıyorlardı;o daha derin şeyi arıyorlardı hep tedirgin bir ruhla.Sıradan insanlar,ilgilenmeye bile değmeyen sığ,yüzeysel kişiler olarak görünüyordu gözlerine.Bu yüzden de en basitinden bir toplumsal ilişkide bile acemilik çekiyor,kaba kalıyor,yine de üstünlük taslamayı ve küstahlığı elden bırakmıyorlardı.Oysa içlerinden,yakın bir dostluk kurabilmek için can atıyorlardı;ne var ki,başkalarını aptalca hor görmeleri ve kıt zekaları her türlü yakın ilişki girişimlerinin önüne bir engel gibi dikildiğinden,bu yakın dostluğa bir türlü ulaşamıyorlardı.Gerçekten de gönüllerinde çok yakın dostluk kurma isteği yattığı halde,yakın dostluk şöyle dursun,sırf ilk adımı atmak onlara çok ağır geldiği için,sırf,insan ilişkilerini biçimlendiren bu basit olayı hor görmeleri yüzünden hiç kimsenin yanına normal biçimde bile yaklaşamıyorlardı.
Sayfa 229
İçimizdeki Şeytan
''Hiçbir şey istemiyorum. Hiçbir şey bana cazip görünmüyor. Günden güne miskinleştiğimi hissediyorum ve bundan memnunum. Belki bir müddet sonra can sıkıntısı bile hissedemeyecek kadar büyük bir gevşekliğe düşeceğim.'' ''Mesela herhangi bir iç sıkıntısı seni boğar. Hayat sana karanlık, manasız gelir. İnsan, biraz
Reklam
İnsanlar Arasındaki Ortalama Fark: Aile bağı olmayan insanlar ---6 Aile bağı olan erkekler---4.1 Aile bağı olan kadınlar---3.8 Babalar ve çocukları---4.2 Anneler ve çocukları---3.5 Babalar ve oğulları---3.1 Babalar ve kızları---4.9 Anneler ve oğulları---4.7 Anneler ve kızları---3 Erkek kardeş ve erkek kardeş---4.7 Kız kardeş ve kız kardeş (evli
Derviş
Șimdi gül deyince insanın aklına tuhaf şeyler geliyor. Ben mahallede iki tur dolanıp mezarlık duvarından aşınca gül mü kopardım Ayșe'ye vermek için? Değil. Ayşeler çoktur da onlara çiçekçiler de çoktur, benim işim olmaz. Hayatta bi kere çiçek taşımışlığım var, onu da poșete koydum da yürüdüm. Lisede hem de rezillik. Okulun müdürüne
Atatürk, hafızası çok kuvvetli insanlardan biridir. Çok eskiden gördüklerini, hatta muhtelif cephelerde bir zamanlar maiyetinde kalmış erleri bile yıllarca sonra bir bakışta hatırlayıp, tanıdığına dair çok şeyler söylenmiştir. Falih Rıfkı Atay, karaciğer hastalığının şikayetlerinin önce hafıza zayıflamasıyla başladığını sonra diğer belirtilerin
Sayfa 249 - Güven KitabeviKitabı okudu
Bu ara kendimi toprağa çok yakın hissediyorum. O kadar seviyorum ki toprağı İçine giresim geliyor.
Reklam
Tanrıça İnanna, Gilgameş'e daha Huluppu ağacını kestirdiği zaman göz koymuş­tu. Fakat o sıralarda Tanrıça'nın bir sevgilisi vardı. B ir gün her nedense ona kızmış ve ondan ayrılmıştı. Gilgameş'i, canavarı öl­dürüp elini yıkadıktan ve kendisine eski düzeni verdikten sonra ilk gören Tanrıça İnanna oldu. Çok yakışıklıydı.
Gelinler, delikanlılar, çok çekmiş ihtiyarlar, gönülleri yeni yaslı kızlar, körpecik körpecik, ve tunç kargılar altında can vermiş savaş erleri, tekmil silahları hâlâ kan içinde. Çok kalabalıktılar, sürü sürü dolaşıp durdular çukurun üstünde korkunç çığlıklar ata ata, bir korku sarmıştı beni, sarı-yeşil bir korku. O ara döndüm yoldaşlarıma, yüreklendirdim onları, alın, dedim, insafsız tunçla kestiğiniz şu hayvanları, yüzün derilerini ve adamakıllı yakın, ve yakarın güçlü Hades'e ve korku saçan Persephone'ye.
Sayfa 197Kitabı okudu
1830-1850 yılları arasında çok sayıda dikkate değer şahsiyet Kaf­kasya'da boy gösterdi. Bu adamlardan bazıları, tarih sahnesinden silinmeden önce oldukça büyük roller oynadı. Bazıları, tarihin arka odasında hiç gelmeyecek sırasını bekledi. Bazıları, uçsuz bu­caksız bozkırı aşıp göğe doğru yükselen dağların gölgesinde bir­kaç saat geçirdi ve
Şamil, saldırmayı bildiği gibi geri çekilmeyi de biliyor ve kendine güvenini kaybetmiyordu. Geri çekilme emri vermesi, aşiretlerin gözündeki itibarına gölge düşürmüyordu. Savaşta böyle iniş­li çıkışlı durumlar olurdu. Rusların safına geçip sonra yeniden Şamil'e katılan aşiret mensuplarına, dönek gözüyle bakılmazdı. Böyle birçok durumda
660 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.