Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Şansı Cennete Bırak
Pokemon ürünlerinin çıktığı şirketin adı Nintendo. Bu kelime Japoncada "şansı cennete bırak" anlamına geliyor olsa da kendileri pek de diğer dünyayı beklemiş gibi görünmüyor. Lisanslı ürünler; giysi, oyun ve oyuncaklarla kalmıyor yiyecek, içecek endüstrisine de yön veriyor. İşte buradan itibaren, ekonomik sorunların yanına sağlık sorunları da ekleniyor. Çünkü çizgi karakterler, genellikle abur cubur ürünleri satmak için arayüz olarak kullanılıyor. Yanlış beslenme ve katkı maddeleri obezite, diyabet, erken ergenlik, dikkat eksikliği gibi sorunların gelişmesinde veya ilerlemesinde rol oynayabiliyor. Burada özellikle "bunlara neden oluyor" demek istemedim çünkü söz konusu sağlık problemleri olunca, hiçbir şey tek sebep değildir. Ancak etkileri olduğunu unutmamak gerek.
Sayfa 39 - Elma yayıneviKitabı okudu
“Şimdi benim şerefimi kirlettin” dedi. Herkesten önce önce annesi rezil etti. Köyde Mari’nin döndüğü duyulunca, herkes onu görmeye koştu, bütün köy halkı kocakarının kulübesinde toplanmıştı. Yaşlılar, çocuklar, kadınlar, kızlar, hepsi de görmeye can atan, aceleci bir kalabalık hâlinde toplanmışlardı. Mari aç, perişan bir hâlde yerde, kocakarının
Reklam
Nutri-Score etiketi
Etikette A’dan E’ye kadar harfler ve yeşilden kırmızıya kadar renkler içeren beş noktalı bir ölçek bulunur. Gıdanın besin değeri bu ölçek üzerinde bir harf/renk kombinasyonu ile belirtilir. Bu değer, yüksek besin kalitesini gösteren A kategorisinden (koyu yeşil), düşük besin kalitesini gösteren E kategorisine (koyu turuncu) kadar vurgulanarak gösterilir. Amaç, yiyecek ve içeceklerin besin kalitesi hakkında tüketiciye kolay anlaşılır bilgiler sağlamak. A sağlıklı bir seçenek; E ise “dikkat et, sürekli yeme” anlamına geliyor. Tüketiciyi bilgilendirme yönündeki bu sistemde A da E de yasal. Ambalaj, gıda güvenliği açısından bir de “temas eden malzeme” gözüyle inceleniyor.
_İnsanIar, kuşIar gibi uçmayı, baIıkIar gibi yüzmeyi öğrenmişIer ama insan gibi yaşamayı öğrenememişIer. _Görmek isteyenler için ışık, istemeyenler için karanlık vardır. _Hiçbir şeyi kendisi kadar sevmeyen insan, sevdiği varlıkla, kendi kendisiyle baş başa kalmaktan çok hiçbir şeyden korkmaz. Her şeyi kendi için arar ama en çok kendinden kaçar.
Kitabın tamamı
TARHUN Bir tüccarın kızı olan Tarhun, ablalarına hiç benzemiyordu. Fereng, Sultan, Mahsan, Begüm, Moluk ve Anka’nın, yani tüccarın öbür altı kızının her birinin ayrı bir şımarıklığı, çeşit çeşit istekleri vardı. Bazen, onların gürültülerini, oyunlarını duyan mahallenin erkek çocukları sokağa fırlarlardı. Tüccarın kızlarının neşeli
_Sık ve çok gülmek, zeki insanların saygısını ve çocukların sevgisini kazanmak, dürüst eleştirilerin takdirine layık olmak ve yanlış arkadaşların ihanetlerine katlanabilmek, güzelliği takdir edebilmek, başkalarındaki en iyiyi bulabilmek, sağlıklı bir çocuk, bahçelik bir arazi ya da daha iyi duruma getirilmiş bir sosyal durum yoluyla bu dünyayı
Reklam
_UYUYORSUN! Rüyadasın. Gece gündüz demeden rüya görüyorsun. Bazen açık bazen de kapalı gözlerle. Hakikat değilsin. Rüya gören bir zihin, hakikati göremez ve hakikati de bir hayale dönüştürür. Gerçekle yüzleşirsen gerçek, hakikate dönüşür; kaçarsan yalanlar içerisinde yaşarsın. Uyan! Uyanık ol. Uyanık olmak hedeftir. Sessizlik içinde düşünerek
SADAKATSİZ YERUŞALİM
1RAB bana şöyle seslendi: 2“İnsanoğlu, Yeruşalim'e yaptığı iğrenç uygulamaları bildir. 3De ki, ‘Egemen RAB Yeruşalim'e şöyle diyor: Kökenin ve doğumun açısından Kenan ülkesindensin; baban Amorlu, annense Hititli'ydi. 4Doğduğun gün göbek bağın kesilmedi, temizlemek için seni yıkamadılar, tuzla ovalamadılar, kundağa sarmadılar.
Sayfa 1076 - Yeni Yaşam YayınlarıKitabı okudu
Gida üretimi ilgili uzun ama önemli bir yazi
Süpermarkette Küçük Bir Gezinti Süpermarkete girdiniz, burayı bir şehir gibi düşünün, en kıymetli yer neresi? Çoğu müşteri bunu fark etmez ya da önemsemez ama konum olarak süpermarketin en kıymetli bölgesi orta kısmı. DR. ALP SİRMAN Burası aynı zamanda en fazla işlenmiş, besin katkıları eklenmiş olan besinlerin olduğu bölüm.
Kendimi değil, başkalarını aramaya gideceğim ben. Başkaları hep olacak dünyamızda, onlar olmadıkça biz olmayız. -Ben gideceğim, yol uzun değil. Uykum geliyor. Gitmem gerekiyor. Arka koltukta hasta bir adam yatıyor. Seni gördüm, mutlu oldum. Ateş görmemiş yiyecekler bıraktım sana. Seni tanıdığım günden bu yana ateş görmemiş yiyeceklerle beslenmeye dikkat ediyorum. Ne mi oluyor dersen, son derece enerji doluyum, her zaman hareketliyim, her zaman durduğu yerde duramayan bir insanım. Seninle ayrıldığımız 1990 yılından beri böyle beslenmeye çalışıyorum. Daha önce söyledin bana, hiç kilo almadım, vücudum hâlâ sağlam, hiçbir yerim sarkmadı. Sağlık sorunu yaşamadım. Sabah uyandığımda ateş görmemiş bir yiyecek yedim, sesim sağlıklı. Bir tane ceviz, birkaç tane kabuklu fındık yedim. Yeşil yiyecekler yedim, seni hep dinledim. Hiç konuşmadan bir domates ya da salatalık yedim sabah uyandığımda, ya da bir incir kurusu. İşte yine geldim ve yine aynıyım. Yol verirsen gideceğim artık... - Bir dakika bekle, diyerek kayboldu. Çok uzun birkaç dakika geçti. Düşünüyorum. Bu adamı yıllar sonra niye buldum? Bir yol kıyısında nasıl rastlaştım? "Seni bekliyordum" dediğinde neden inandım? Bir yıl sonra niçin tekrar geldim? Şimdi, sabahın bu alacakaranlık saatinde neyi bekliyorum? Kayboldu ve gitti. Bana kesinlikle bir zararı dokunmaz da, neden bekliyorum? Arabayı sürsem ve çıksam yola. Gitsem... Gidemiyorum. Çakılmış bekliyorum.
Sayfa 151 - Matbuat Yayın, 2. Basım - Aralık 2016, BÖLÜM 2, AH Ü ZÂR YOLDAŞLARI
Reklam
Roman Ege'nin bir kasabasında yaşayan Mustafa adlı bir balıkçının hayatını anlatıyor. Balıkçılık mesleği Mustafa’ya babasından yadigâr kalmıştır. Mustafa iyi yürekli, vicdanlı bir kişiliğe sahip kendi halinde biridir. Ekmeğini balıkçılıkla kazanır. Tüm hayatı denizle iç içedir. Mustafa diğer balıkçılara göre doğaya karşı daha duyarlı ve
X Arabasına bindiğimiz zaman Prens: -Bakın aklıma ne geldi, dedi, bir yere gidip bir şeyler yesek. Ne dersiniz? -Bilmem ki Prens. Geceleri yemek yeme alışkanlığım yoktur. Sabit, kurnaz bakışını gözlerime dikerek: - Hem yer, hem konuşuruz, diye ekledi. "Anlaşıldı, açık konuşmak istiyor!" diye düşündüm. Benim de istediğim buydu zaten.
#omerhayyam
bir sır daha var, çözdüklerimizden başka! bir ışık daha var, bu ışıklardan başka. hiçbir yaptığınla yetinme, geç öteye: bir şey daha var bütün yaptıklarından başka niceleri geldi , neler istediler, sonunda dunyayi bırakip gittiler. sen hic gitmeyecek gibisin, degil mi? o gidenler de hep senin gibiydiler.. geçmis günü beyhude yere yâd etme, bir
NOTLAR: Gerçekleri atlıyorlar, ama dikkatli çıkarımlarda bulunuyorlar. Normal olarak şu şekilde başlıyorlar: 'Bu nasıl meydana gelir?' Fakat gerçekten meydana geliyor mu? Asıl sormaları gereken budur. Explanandumun (açıklanması gereken şeyin) mantıklı bir şekilde her birini takip edeceği şekilde alternatif açıklamalar sunabilecek
Her türlü zorluğa göğüs geren asil varlık... KADIN
Anne, "Kadınlar erkeklerden daha çabuk uyum saglar." diye onu avuttu. "Kadının yaşamı koynunda, kucağındadır. Erkeğinkiyse kafasının içindedir. Aldırma sen. Belki... belki gelecek yıla bir yerimiz olur." Baba, "Şu anda hiçbir şeyimiz kalmadı," dedi. "Önümüzde işsiz, hasatsız uzun bir zaman var. O zaman ne yapacağız? Nereden yiyecek bulacağız? Bakın, söylüyorum size, Rozaşarn'ın da günü o kadar uzak değil artık.(doğum yapması) Öyle oluyor ki, düşünmekten bile nefret ediyorum. Hayatımız bitmiş, son bulmuş gibi geliyor. "Hiç de bitmedi," diye gülümsedi Anne. "Bitmedi, Baba. İşte kadının bildiği bir başka şey de budur. Ben dikkat ettim buna. Erkek tek tek sıçramalarla yaşıyor. Bebek doğuyor, insan ölüyor. bu bir sıçrama. Bir çiftlik alıyor, bir çiftlik kaybediyor, bu da bir sıçrama. Kadın için ise her şey düzenli bir akış içinde. Dere gibi çağlayan gibi. Sonu gelmiyor. Nehrin akışının da sonu gelmedigi gibi. Hep devam ediyor. Kadin öyle bakar her şeye. Ölecek değiliz. Herkes devam ediyor. Biraz değişiyor belki... ama devam ediyor." "Nereden biliyorsun?" diye sordu John Amca. "Her şeyin durmasına, sona ermesine engel olan nedir? Herkesin birden yorulup uzanıvermesine ne engel olacak?" Anne düşündü. Bir elinin parlak sırtını ötekiyle ovdu, sağ elinin parmaklarını sol elininkilerin arasina soktu. "Söylemesi zor," dedi. "Yaptığımız her şey, devam etmeye yönelik gibi geliyor bana. Acıkmak bile... hasta olmak bile. Bazıları ölüyor ama, geri kalanlar daha sağlamlaşıyor. Bir günü yaşamaya çalışacaksın... bir günü."
Sayfa 519Kitabı okudu
36 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.