Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Anladım ki gecelerimizin ufkunda altın bir ışık dağıtan fikir meşalelerinin çoğu, uzakta gübre ve süprüntü tümsekleri üzerinde yanıyor ve şair yahut yazar, hâsılı genel olarak sanatkâr, çiçeklerin özünü güzel kokulu bala çeviren çirkin arı, parlak kumaşların annesi iğrenç ipekböceği tırtılı ve yıldızlı gecelerde berrak sesi yeşil ormanı en derin göklerden en yüksek tepelerine kadar titreten esmer bülbül gibi, eserinden başka ele alınır bir tarafı bulunmayan hazin bir mahluktur.
70'lerin doğasında İskandinav bir şeyler vardı. 70'lerde ve 80'lerde dünya demir perdenin dışında her erkeğin karşı karşıya geldiği bir soruyla da aynı ölçüde belirgin bir şekilde ikiye bölünmüştü -ABBA'daki Sarışın mı, Esmer mi? (Bazen kızıl saçlı.)
Sayfa 214Kitabı okudu
Reklam
Bana gülerek bakan esmer gencin gözlerinin içi parlıyordu, gülüşü öylesine ürkütücüydü ki titremekten kendimi alamadım.
Sayfa 26 - Defne karacaKitabı okudu
"Uzun boylu,esmer,posbıyıklı bir adam demiştin. Ha, bir de gri camlı bir gözlüğü vardı değil mi?" Holmes müneccim misin sen? Ben öyle söylemedim ama gerçekten güneş gözlüğü takıyordu."
Sayfa 262Kitabı okudu
İstanbul'a son bir bakış
”Uzaklaştıkça karşısında Cihangir tepesinden denize doğru inen bayır, küçük renkli taş parçalarından üzerine bir tablo işlenmiş uzun, yüksek bir duvar biçiminde yükseliyor; öteden parça parça kaçarak saklanıyor gibi görünen Beyoğlu sırtı ile Galata yokuşlarının üzerinden kalkmış, çevresini araştıran bir baş gibi Galata Kulesi iri gözleriyle bakıyor; öte yönde İstanbul tepelerinin üzerinde camilerin birer gümüş miğferle örtülü kocaman başları yükseliyor; minarelerin göklere fışkırmak isteyen birer beyaz fişkiye biçiminde uzanan ince boyları, yer yer akşamın esmer havası içinde sanki titreşimler yapıyordu. Beride güneşin son ışıklarıyla, tutuşmuş camlarıyla kırmızılıklara boyanan İhsaniye, Üsküdar, daha yükseklerde yeşil tepelerin üzerine eteklerini sererek Marmara' ya bakan Çamlıca, biraz daha ileride topraklardan ayrılarak kendisini denize saılvermek istiyormuş sanilan Fenerbahçe, Moda; sonunda vapur ilerledikçe durumlarını değiştiren -yerlerinden oynuyorlarmış, kimi zaman birbirine sokularak, kimi zaman birbirinden kaçışarak dalgaların içinde yüzüyorlarmış kuruntusunu veren- Adalar... Simdi vapur biraz daha rahat ilerliyor, artık bu görüntüler öncekinden çabuk uzaklaşıyor, ufkun sislerinde boğuluyordu.“
Sayfa 323Kitabı okudu
Henüz otuz yaşında bile göstermeyen bu esmer, oldukça güzel kadın iri, siyah gözleriyle etrafına boş boş bakıyor, baktığını görüp görmediğinden şüphe duyuluyordu. Yürümekten çok süzülüyor, hiç konuşmuyordu; kimse onun soluk alıp verdiğinden bile emin değildi. Burun delikleri son soluğunu vermişçesine büzük ve solgundu. Eline dokunmak kara dokunmaktan farksızdı. Bir hayaleti andıran garip bir zarafeti vardı. Geçtiği yerde herkes üşüyordu. Bir gün onun geçtiğini gören bir rahibe yanındakine "Ölü olduğu söyleniyor," dedi, diğer rahibe ise, "Belki de öyledir," diye karşılık verdi
Sayfa 583Kitabı okudu
Reklam
"Büyük şehir bütün karmaşıklığı, sonsuzluğu içinde sessiz sedasız uyuyor ve koynunda birbirine benzemez milyonlarca insan ve macera saklıyordu. Esmer taş duvarları aşan bir muhayyile için bunun tasavvuru bile korkunçtu. Fakat bir insan kalbi bu şehirden daha karmakarışık, daha uçsuz bucaksız değil miydi?"
Sayfa 158 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Hay kokasınız karanfil gibi. Anlaşılan sizin karanfil gibi birer esmer sevgiliniz var
Günün birinde gökyüzünde güz mevsiminde artık esmer lekeler göremeyeceksiniz. Günün birinde yol kenarlarında toprak anamızın koyu yeşil saçlarını da göremeyeceksiniz. Bizim için değil ama, çocuklar, sizin için kötü olacak. Biz kuşları ve yeşillikleri çok gördük. Sizin için kötü olacak.
Bir Gagauz kızı bulmak lazım:)
Gagauzlar, uygun boylu, sağlam bacaklı, sağlam kollu insanlardır. Esmer renkli, iri burunlu, mavi gözlü olurlar. Kızları güzel ve ak tenlidir. yüzleri to­palak ve dolgun, göğüsleri iricedir. Yüzlerine allık sürer, yapay benler yapar­lar. Yaşlı kadınları çirkin olur. Kızlar delikanlılardan kaçmaz , ama bu genç­lerle konuşurken, ağızlarını parmaklarıyla örterler. Gagauz yaradılıştan şen, yürekli, çevik, savurgan denecek denli eliaçıktır. İyiliksever, yardımsever, ko­nukseverdir. Son kerte kinci ve yılmazdır. Korkmadığını ispatlamak istedi­ğinde, en tehlikeli işlere atılır; kendisini bıçaklar; hatta kalçalarından bir parça et kesip pişirdiği, bunu meze diye arkadaşlarına sunduğu olmuştur. Bu gibi neşeli zamanlarında yumruklarıyla pencere camlarını kırarak ellerini parçalar; kadehleri ağzına atıp çiğner. .. Bunlar, gerçek bir Gagauz için üs­tünlük (meziyet) sayılır.
Sayfa 29 - Türk Tarih KurumuKitabı okudu
Reklam
Ruth bırakmasını istediğinden beridir ilk kez sigara içiyordu. Artık bırakması için bir neden göremiyordu, içmek istiyordu çünkü. Hem paranın ne önemi vardı ki? Beş sente bir paket Durham tütünü ve esmer kağıt alıp kırk sigara sarabilirdi... de ne olacaktı? Para, o anda alabileceği şeyler dışında hiçbir şey ifade etmiyordu.
Sayfa 408Kitabı okudu
Dünya değişiyor dostlarım. Günün birinde gökyüzünde güz mevsiminde artık esmer lekeler göremeyeceksiniz. Günün birinde yol kenarlarında toprak anamızın köyü yeşil saçlarını da göremeyeceksiniz. Bizim için değil ama, çocuklar, sizin için kötü olacak. Biz kuşları ve yeşillikleri çok gördük. Sizin için kötü olacak. Benden hikâyesi.
Sayfa 7
"şimdi bir istanbul yakaladım onu senin esmer ve uzun parmağına yüzük diye taksam.."
Sayfa 11 - EverestKitabı okudu
Yok şimdi gözüne sokarcasına seriyorlar
Deli Safiye'yi tanısaydınız Anlardınız nedir esmer güzeli Sırım gibi; boylu-poslu, gamzeli Gönlünüzü usulca önüne sererdiniz.
Sayfa 61 - Yakın PlanKitabı okudu
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.