Kaç kitap oldu bilmiyorum ana karakterinin kadın olduğu bir roman okumayalı. Yazar Zülfü Livaneli olunca, romanın geçtiği yer Türkiye, kadın da dul olunca birçok gerçeklere, birçok olmaması gereken ama olan konulara da değinmiş yazar. Evlilikten, giyime, iş hayatından aile hayatına kadar birçok konuya değinmiş ve mesajlarını da vermiş Livaneli.
Oblomov kitabını okuyarak bir Rus edebiyatı okuma ayı yapıyoruz! Kitap okuma grubuma katılmak isterseniz bana mesaj atabilirsiniz. 🤓
Uzun zamandır düşündüğüm bir konu olan sanal okuma grubumu 4 yıldır devam ettiriyorum. Şu an farklı meslek gruplarından pek çok okur arkadaşımız gruba üye olmuş durumda. Peki, bu
"Seni seviyorum. Yanlış anlama : çok fazlanı değil, sen eksiğini."
Şimdi o böylesine güzel anlatırken aşkı, umudu, hayatı, yalnızlığı, hasreti..
Bir de ondan dinlemek gerekmez mi?
Onlarca farklı pencereden bakacağız belki ama çok güzel şeyler göreceğimize eminim.
Bırakalım kendimizi onun kelimelerine, sitem etsin arada
YASAKLI KİTAPLAR LİSTESİ
Farklı ülkelerde çeşitli zamanlarda iktidarda bulunanlar tarafından siyasi, toplumsal, dinî veya ahlaki motivasyonlarla süresiz olarak ya da belirli bir süre için satışına, dağıtımına veya erişimine engel olunmuş, basılıp dağıtılmış olanlarının da toplatılmış olduğu kitaplar dünya üzerinde hep olmuştur. Birçok durumda
Gündüz Vassaf tan önce incelemeye başlamak bence doğru olacaktır. Kendisi yazar ve psikolog. Amerika da dünyaya gelmiştir. Türkiye nin en iyi kolejlerinden Robert Koleji nden mezun olmuştur. Sonra edebiyat, tarih ve psikoloji alanında eğitimini tamamladı. Yazarı, eğitimini aldığı psikolojiden ziyade tarihe psikolojik bakış açısı ile empatik yaklaşımı
Sabahattin Ali’yi okumaya başlamadan önce çokça duydum. Beni kendisini okumaya çeken daha çok hayat hikayesi ve ölüm şekli oldu.
Önceleri batı ve rus klasiklerini okumaya çaba göstersem de ilk psikolojik roman olan “Eylül” kitabı ve daha sonraları okuduğum Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “Huzur” kitabı beni edebiyat dünyamızın zengin olduğu konusunda
Ahh Gülendam, ne güzel hayallerin vardı gelecekle ilgili. Haydar'la bir yuva düşlemiştin. Her ne kadar Haydar, "Ben devrimci oldum" dese de sen hayallerinden vazgeçmedin. Haydar da hayallerinden vazgeçmedi, her ne kadar abisi "Lan oğlum biz çalgıcıyız, çalgıcıdan komünist olur mu, devrimci olur mu?" dese bile. Ama hayat
Cinayeti gördüm. Ama kitapta cinayet işlenmiyor.
Kitabın yayınladığı tarih 1940. Büyük Harp'in artçı sarsıntılarının üzerine 1929 büyük buhranının tuz biber olmasıyla dünyanın önemli bir kısmında otoriter, faşist yönetimler birer birer işbaşına geliyor. Almanya'da Hitler, İtalya'da Mussolini, Portekiz'de Salazar koşar adım dünyayı bir karabasana
"Bir gün aklına gelecek olursam,
Bana şiir ısmarla.
Eylül'ü konuşalım."
Artık sadece kıyıda köşede kalmış kitaplar için inceleme yapma kararı almıştım. Yalnız beni şiire gerçek anlamda bağlayan bu kitabı da incelemek istedim.
Ortaokulda iken yaklaşan Anneler Günü için okulda bir şiir yarışması düzenlenmişti. Elbette ben de
Feride Çiçekoğlu, 1968-1973 döneminde ODTÜ mimarlık bölümünde okurken hiçbir sağ sol öğrenci olayına karışmamışken, Fulbright burslusu olarak gittiği Pennsylvania Üniversitesi’nde doktora tezini yazarken ilgi duyduğu sorular yüzünden 12 Eylül 1980 askeri darbesinin ardından dört yılını cezaevlerinde geçirdiği sırada yazmayı sevdiğini keşfetmiş.
Hz.Adem'le başlayıp son Peygamber ﷺ ile biten bir diriliş, yitik cenneti bulma serüveni.
Kitap, Eylül 1974'ten, Ocak 1976'ya kadar aylık Diriliş dergisinde, 21 Haziran 1976 - 14 Ekim 1976 arasında Diriliş Pazartesi-Perşembe Günlüğü'nde, Zülküf Canyüce takma adıyla yayınlanmıştır.
Başlıklar şöyledir :
•Adem (a.s.)
•Nuh(a.s.)
•İbrahim(a.s.)
•Yusuf(a.s.)
•Musa(a.s.)
•Süleyman(a.s.)
•Yahya(a.s.)
•İsa(a.s.)
•Son Peygamber ya da yeniden bulunmuş Cennetﷺ
Hz.Adem(a.s)'den Son peygambereﷺ yitirdiğimiz cenneti tekrar nasıl kazanabiliriz?..Sorusuna cevap niteliğinde kaleme alınmış bir eser. Sezai Karakoç, yukarıda yazmış olduğum peygamberlerin isimleri altında dirilişi ve cenneti bulma yollarını, farklı bir bakış açısı ile okuyucusuna sunuyor.
"Sen peygamberleri birbirinden ayrı sanma. Aynı dersi okuttular hepsi de insanlığa. Ölüm, ateş ve kılıç karşısında aynı ruhtu dimdik ayakta duran ve hakikat sancağını taşıyan."
Evet bütün peygamberlerin görevi insanlığa hakikati anlatmaktı. Farklı imtihanlardan geçerek "hakikat"i anlattılar.
"Her çağda, şartlar ne kadar ağır ve umutsuz olursa olsun inananlar için bir Nuh'un Gemisi vardır. İnananlar ona sığınırlar ve onu felâketlerin yatıştığı veya erişemediği, trajik çizgilerin durgunlaştığı bir yere ulaştırabilirse, kurtuluş yeniden başlayacak demektir. Her çağda her uygarlık ve her inanç grubu için böyle bir "Diriliş" umudu vardır."
Yaşadığımız dönemden çok fazla şikayetçiyiz lâkin inananlar için bir kurtuluş gemisi, 'Nuh'un gemisi' mevcut. Teslim ol ve kurtul dercesine.