Lâ ilahe illallah diyen herkes mü'mindir. Fakat bu kadar iman kâfi değildir. Bunu kemâle ulaştırmak hepimizin en başlıca gayesi olmalıdır. Hepimiz pek iyi biliriz ki kemâle ulaşmayan hiçbir mahsul, ürün ve hiçbir meyve kimse tarafından istenmez. Eğer bilmeyerek aldığımız kavun karpuz vesaire ham ise, olmamışsa ne kadar canımız sıkılır. Hem verdiğimiz paraya acırız hem de çektiğimiz emeğe. İşte kemâle ulaşama- yan mü'minin hâli de tıpkı böyledir. Bakınız Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri sonra şöyle buyuruyorlar:
"Birbirlerini sevmedikçe mü'minlerin kâmil, olgun bir müslüman olmalarına imkân yoktur."
Sevmenin öyle kuru lafla olmayacağı cümlece âşikârdır. İnsanların ve bilhassa mü'minlerin birbirini sevmesi, ona lâzım olan yardımı yapması, elinden tutması, okutması, doğru yolu göstermesi, ondan hiçbir surette ayrılmaması, her zaman her yerde onunla beraber olmasıdır. Bunlar hep sevginin alametlerinden ve icabındandır. Zira bizler müslüman mü'miniz. Binâenaleyh ta ezelde Cenâb-ı Hakk bizi kardeş yaratmış ve Kur'ân-ı Kerîm'inde Hucurât sûresinde "Mü'minler ancak kardeştirler.” buyurmuş.
Öyleyse bizim birbirimizle olan muamelemiz tıpkı öz kardeşlerin muamelesi gibi hatta daha da üstün olmalıdır. Çünkü bu kardeşlik, Allahu Teâlâ'nın ezeldeki kardeşliğidir. Elbette öyle bir anadan ve bir babadan gelme kardeşliğe benzemez.