Aşıklar Bayramı'nı okurken tekrar tekrar dinlediğim iki türküden biri olan "Şifa İstemem Balından" türküsünü buraya bırakıyorum. Bu muhteşem türküyü mutlaka dinlemenizi öneririm.👍📚
youtu.be/IyDhyor2Q4w
Rüzgârda dalgalanan bir perde kadar
dokunaklıydı onca aleve susan babamın gözleri.
bakmam diye düşünürken
nişân oldum ona.
yıllarla hatırladım:
kazâ ve belâ ondan yanaymış eski zaman.
kabuğuna alışmış bir yaraya
yeniden ilişmenin hazzı gibi
yaşlandıkça anılar ona yorgan:
keçesine sarınıp dağları uyuttuğu
şehri hınzır bir ıslıkla
Han viran olmuş, yollar perişan
Susadım elinden içmeye geldim
Yâre bir sırrım var, açmaya geldim
Ne bir seda kalmış, ne bülbül hani
Yârin bahçesinde açan gül hani
Sırrım alev aldı yanmaya geldim
“Affet, çünkü sandığın gibi hiç gitmedim belki de, hep yanı başındaydım. Kaç gece rüyalarımda sana geldim, izini sürdüm. Seninle yol teptim. Görmediysen, aynı rüyaya düşmediysek, affet!”
Sonra belki uyanır diye onun sevdiği Sultan Suyu'nu söylemeye başladım. Türküyü duyar duymaz gözlerini açıp etrafına baktı. Sonra da elini ağzındaki hortuma attı."
"O türküyü çok mu seviyordu?" diye sordum.
"Hiç sorma," dedi Kul Yakup, "kendisi onca türkü besteledi ama o gitti bu türküyü kendine dert seçti."
"O türküyü çok mu seviyordu?" diye sordum.
"Hiç sorma ," dedi Kul Yakup, "kendisi onca türkü besteledi ama o gitti bu türküyü kendine dert seçti."
youtu.be/3PcqjnyqtgU