Her ne kadar tavsiye üzerine kitap okumaktan hoşlanmayan bir okur olsam da bazen kitapla ilgili görüşlerine değer verdiğim birinin güzel bir yorumunu gördüğümde veya kitapta geçen ve beni düşünmeye sevk eden bir cümle gördüğümde o kitaba karşı kayıtsız kalamıyorum. Albert Camus'nun Yabancı isimli bu kitabını da 
Mustafa A.'ın şu
Dokuz Taş - Bizim Köy - Geçip Giden Çocukluğum .
Siz dokuz taş oynamayı bilir misiniz? Biraz anlatayım isterseniz. İki kişi arasında oynanan oyun bir levhaya iç içe çizilen üç karenin kenar ortalarından birbirine düz bağlanarak oluşturulan çizim üzerinde, dokuzar taşla oynanan bir zeka oyunudur. Geçen gün kızıma oyuncak alırken gördüm modern halini, dijital levha üzerinde renkler yaldır yaldır,
Sonra tak işte devlet memuru oldum
Üniversite son sınıftayken yurtta oda arkadaşım memurluk sınavına hazırlanıyordu. Benim ezelden beri bir memurluk aşkım var. Büyüyünce neolacaksın sorusuna hep memur diye cevap verirdim, gülerlerdi. Babam esnaftı, serbest meslek erbabıyız derdi. Ulan nesi serbest, ak sabahta çıkıyorsun evden, hava kararınca geliyorsun, serbestliğin buysa esaretin ne? Memurluk temiz. Aldığın maaş belli, işten çıkarılma riskin yok, hafta sonu tatil, çıktığın saat belli, sürpriz yok hayatında. Daha ne olsun?
Sayfa 118Kitabı okudu
Dönüşmektir kötü bir insan olmak.Dönüşmek bir daha geri dönüşü olmayacak şekilde, bütün güzelliklerini içinden yıkıp geçmek.
Herkesin acısına yetişmeye çalışan bir insan iken bir gün, aslında insan denilen şeyin kurtarılmaya değmeyecek şu anda ne yaşıyorsa onu hakettiğini anladığında dönüştüğü şeydir.
Ne ben bir kahramanmışım ne de insanlar
Mutlu yıllar...
Uzun zamandan beri özel günlerin ve bayramların tadını alamaz oldum. Hepsi benim için sıradan bir gün gibi geliyor nerede olursam olayım, kimle olursam olayım, hangi pozisyonda olursam olayım bu değişmiyor asla. Acısıyla tatlısıyla bir yıl daha yaşandı ve bitti. 2020 daha çok, gitsin de bir daha gelmesin dediğimiz bir yıl oldu genelde. Ahmet Altan üstad yıl kelimesinin "yılmak" tan geldiğine inanır. Her şeyiyle yıldığımız, bezdiğimiz bir yıl oldu 2020. Ve farkında mısınız bu özel gün bizleri bir yıl daha yıldırdı kendimizden. Bir yıl daha yıllandık ve yaşlandık topyekün. Onun için bu yılbaşının kısıtlamalarla geçmesinin, yasakların, tuzakların olmasının benim açımdan bir önemi yok. Deliler gibi legal illegal yiyip içtiğim ve genellikle cenabet girdiğim yılbaşlarına sayıyorum. Nasıl olsa hiçbir özel gün eskisi kadar güzel olmayacak. Ama adettendir, kırk yaşıma ayakkabılarımı çıkarıp da gireceğim yeni yıl önce bana sonra da sizlere sağlık, mutluluk ve aşk getirsin. Son iki dileğim sürekli birbiriyle kavgalı olsa da, getirsin ulan! İstiyorum! Belki öpüşür barışırlar! Yeni yılınız kutlu olur mu bilmem ama umarım hayatımızı toptan değiştirecek kayıplar vereceğimiz bir yıl olmaz. Aslında bir şey getirmesine de gerek yok, sahip olduklarımızı götürmesin yeter. Götürmezsin değil mi 2021? Umarım. Mutlu yıllar. :)
Çağlayan ASLAN