Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
BEYAZ LÂLE Hudutta bozulan ordu iki günden beri Serez’den geçiyordu. Hava serin ve güzeldi. Ilık bir sonbahar güneşi, boş, çimensiz tarlaları, üzerinde henüz taze ve korkak izler duran geniş yolları parlatıyordu. Bu gelenler, gidenlere hiç benzemiyorlardı. Bunlar adeta ürkütülmüş bir hayvan sürüsüydü. Hepsinin tıraşları uzamış, yüzleri pis ve
devamı (+18)(benim zihnim benim doğamın memuru)
Ağır yaralı, yerde yatan Mahir Çayan'ı Hüseyin Cevahir zannederek, "Sen Kürt'sün ha!" diye kollarına sokulup hayvan leşi sürüklercesine sürükleyip arabaya koyup hastaneye kaldırmışlardır." Bir yanlışlık yapıldığı, Mahir ve Cevahir'in birbiriyle karıştırıldığı açıktır. Polisler Mahir Çayan'a karşı öylesine
Sayfa 162 - su yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Osmanlı'nın yönetim şekli
Gülhane Hatt-ı Hümayunundan [1839] önce Osmanlı Devleti, Osman ve Orhan Gazi zamanından beri beyliklerden farklı bir yönetimle idare ediliyordu. Bu idare gayet sağlam ve usta bir idareydi. Allah Teala bu yönetim sayesinde Osmanlı Devletine Ortadoğu ve İslâm dünyasını yönetme imkânı vermişti. Ayrıca Osmanlılar hilafeti de bünyelerine almışlardı.
Yassı Çemen Savaşı (10 Ağustos 1230)
Burada üzerinde durulması gereken bir konu da Alaaddin Keykubâd ile Celâleddin Hârizmşah arasındaki ilişkidir. Moğollar önünden kaçarak batıya yönelen Celâleddin, Azerbaycan'a gelmiş ve Meraga'yı merkez edinerek bu bölgede yerleşmiştir (1225). İlk sıralarda A. Keykubâd ile Celâleddin Hârizmşah arasında bir dostluk oluşmuştur. Fakat iyi bir asker ve buna karşılık kötü bir siyaset adamı olan Celâleddin'in kendisine tâbi olan Erzurum Meliki Cihanşah'ın da tahriki ile şiddetli bir muhasaradan sonra Ahlat'ı alması ve ağır bir biçimde tahrip etmesi (14 Mayıs 1230) üzerine ilişkiler bozuldu. Alaaddin Keykubâd'ın 32.000, müttefiki Eyyubilerin 10.000 kişilik birleşik ordusu ile hakkında 10.000'den 40.000'e kadar değişik sayılar verilen Hârizmşah ordusu bu sırada müşterek duşmanları Moğollara karşı güçlerini birleştirmeleri gerekirken, kozlarını paylaşmak üzere Erzincan yakınında Yassı oemen'de karşılaştılar. Neticede 10 Ağustos 1230'da Hârizm ordusu ağır kayıplar ve çok sayıda esir vererek kesin biçimde mağlup oldu. Savaş sonunda Cihanşah bertaraf edilerek Erzurum tekrar Selçuklulara bağlandığı gibi Hârizmşahlar Devleti de 1231'de Celâleddin'in ölümü ile son buldu.
Bakara Sûresi · 8 – 16
وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَقُولُ اٰمَنَّا بِاللّٰهِ وَبِالْيَوْمِ الْاٰخِرِ وَمَا هُمْ بِمُؤْمِن۪ينَۢ يُخَادِعُونَ اللّٰهَ وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُواۚ وَمَا يَخْدَعُونَ اِلَّٓا اَنْفُسَهُمْ وَمَا يَشْعُرُونَۜ ف۪ي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌۙ فَزَادَهُمُ اللّٰهُ مَرَضًاۚ وَلَهُمْ عَذَابٌ اَل۪يمٌۙ بِمَا كَانُوا يَكْذِبُونَ وَاِذَا ق۪يلَ لَهُمْ لَا تُفْسِدُوا فِي
7 Aralık 1905’te Üsküdar’da doğan Halil Can, tasavvuf ehli arasında gelenek olduğu üzere, 4 yaş, 4 ay ve 4 günlük iken aile büyüklerinden eğitim almaya başlamış, akabinde, Vakıf Rüstem Paşa Mektebine kaydolmuştu. Selim-i Sâlis Numune mektebi ve Üsküdar Sultanisinden sonra 1923’te Eczacılık Mektebine giren Can, Temmuz 1925’te okulunu iyi dereceyle
Reklam
_Yaşam, ufacık şeylerden, küçük mutluluklardan oluşuyor. Hiçbir şey büyük ve kutsal değil. O yüzden sözde büyük olan şeylere ilgi duyarsan yaşamı ıskalarsın. Yaşam bir bardak çayı yudumlamak, bir dostla sohbet etmek, sabah yürüyüşe çıkmaktır, ama illa belli bir yere doğru değil, amaçsız, son belirlemeden hareket etmektir. Böylece herhangi bir
İlhanlı Devleti Tarihine Genel Bir Bakış
Moğolların kalabalık bir kolunun Hülagu öncülüğünde 1256 yılında Ceyhun Nehri'ni aşıp Horasan'a girmesiyle başlayan ilerleyişi, Azerbaycan merkezli olarak İran, Irak ve Anadolu topraklarının da önemli bir kısmını kapsayan bir devletin kurulmasıyla sonuçlanmıştı. İlhanlılar olarak anılan bu devlet Yakın Doğu'nun siyasi, sosyal ve
Çocukluk: Sıkıntılar İçinde Bir Memur Ailesi Bizim yaşlarımızda, çocuk yaşta, en çok giyilen şey, cızlavet lastikler vardı. Başka türlü ayakkabı falan alamazdık. Ama amcam bize zaman zaman bayramda ayakkabı alırdı. Doktor amcam... Zaten elini öperdik amcamın bayramlarda. 5 lira, 2,5 lira falan para verirdi. Onları da getirir koşa koşa annemize
_Tanrı, ışığı yaratmıştır. Demek ki ilk Üstad-ı Azam Mason, Tanrı’nın kendisidir. _Adem Baba, ilk masonlardandır ve Tanrı tarafından Cennete mason olarak kabul edilmiştir. Bu, masonluğun eylem olarak değilse de bir oluş kudreti olarak daima var olduğunu söylemenin bir tarzıdır. Çünkü masonluk, insan ruhunun ilk ve eski bir ihtiyacına cevap
Reklam
ARDAvIrAFNAME
İzed’in1adıyla. [1] Şöyle anlatırlar: Günahlardan sakınan Kutlu Zerdüşt dini kabul edip yeryüzünde insanlar arasında yaydı. [2] Üç yüz yıl bo­ yunca din arılığını ve kutsallığını korudu, insanlar da şüphe ve ves­ veselerden uzak bir şekilde o dine bağlılıklarını sürdürdüler. [3] Daha sonra lanetli, bozguncu ve küstah Ehrimen2insanlar bu din­ de
Sayfa 78
Geleceğimizde İslam Var'dan Alıntılar - 23
İslâm ilminin özel durumu ele alındığında, onu kendi özgünlüğü ve anlamı içinde kavramak için, bu ilmi kendisine hedeflerini çizmiş olan husustan, yani İslâm inancından ayırmamak gerekir. Nitekim onun ruhunu oluşturan canlı güç niteliğindeki İslâm bizzat anlaşılmadan İslâm ilmini anlamak mümkün değildir. İslâm'ın Allah anlayışının kilit taşı
_Az yemek, az uyku, az konuşmak ve herkesle düşüp kalkmamak. İşte doktora ihtiyaç olmaması için yapılması gerekenler bunlardır. _Az ye! Yedikten sonra hazmoluncaya kadar başka bir şey yeme! Zira şifa yemeğin hazmolunmasındadır. İnsanın sağlığını bozan yemek üzerine yemek yemektir. Tıp ilmi ki beyte sığdırılmıştır. Ve söylemenin güzeli de kısa
İzmir şehrinde yaşayan Türkler iyi silahlanmamışlardı. Bu nedenle şehrin Yunan işgaline uğrayacağını öğrenen İzmir Türkleri, hemen merkezî asker kışlasındaki cephanelikten silah elde etmeye çalıştılar. İstekleri reddedilmişti, fakat yine de kapıları kırıp silahları kapmaya başladılar. Osmanlı askerleri, onların üzerine ateş açarak kaçmalarını sağlamaya çalıştı. Osmanlı askerleri barışı temin etmekle görevliydiler ve kendilerine verilen emre itaat etmişlerdi. Yunan işgali gerçekleştiğinde, bu Osmanlı askerleri yollarda yürütüldüler, o esnada birçokları tekmelenip öldürüldü ve bu arada kışlalardaki silahlar da İzmirli Rumlara dağıtıldı. İzmir'deki İngiltere Askerî Temsilcisi resmî olarak (fakat çekinerek), bölgede yaşayan Rum halka silah dağıtılmasını protesto etti: "Türklerin devamlı kurşunlanması, yağmalanması ve kovalanıp avlanması başladı... sivil halkın bu şekilde silahlandırılmasının Türk nüfusa karşı şiddetli baskı , kurmak amacıyla gerçekleştirildiği muhtemel sonucu belirmektedir." Yunan askerleriyle sivil halktan güruh, özellikle Osmanlı ordu mensuplarına çok kötü davrandılar. Yerli Rum halkı ve Yunan askerleri, birçok Osmanlı subayını üzerlerinde bulunan değerli eşyalarını çaldıktan sonra katlettiler, birçoklarını işkenceye tabi tuttular ve onların tümünü ağır hakaret ile aşağıladılar. Kışlalardan limana kadar uzanan yürütülmekten sağ kurtulabilen subaylar Yunan gemisinin en alt katında atların taşınmasında kullanılan ambarda hapis tutuldular. Bu esnada Hükümet Konağı yağmalandı.
173 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.