İzmir şehrinde yaşayan Türkler iyi silahlanmamışlardı. Bu nedenle şehrin Yunan işgaline uğrayacağını öğrenen İzmir Türkleri, hemen merkezî asker kışlasındaki cephanelikten silah elde etmeye çalıştılar. İstekleri reddedilmişti, fakat yine de kapıları kırıp silahları kapmaya başladılar. Osmanlı askerleri, onların üzerine ateş açarak kaçmalarını sağlamaya çalıştı. Osmanlı askerleri barışı temin etmekle görevliydiler ve kendilerine verilen emre itaat etmişlerdi. Yunan işgali gerçekleştiğinde, bu Osmanlı askerleri yollarda yürütüldüler, o esnada birçokları tekmelenip öldürüldü ve bu arada kışlalardaki silahlar da İzmirli Rumlara dağıtıldı. İzmir'deki İngiltere Askerî Temsilcisi resmî olarak (fakat çekinerek), bölgede yaşayan Rum halka silah dağıtılmasını protesto etti: "Türklerin devamlı kurşunlanması, yağmalanması ve kovalanıp avlanması başladı... sivil halkın bu şekilde silahlandırılmasının Türk nüfusa karşı şiddetli baskı , kurmak amacıyla gerçekleştirildiği muhtemel sonucu belirmektedir." Yunan askerleriyle sivil halktan güruh, özellikle Osmanlı ordu mensuplarına çok kötü davrandılar. Yerli Rum halkı ve Yunan askerleri, birçok Osmanlı subayını üzerlerinde bulunan değerli eşyalarını çaldıktan sonra katlettiler, birçoklarını işkenceye tabi tuttular ve onların tümünü ağır hakaret ile aşağıladılar. Kışlalardan limana kadar uzanan yürütülmekten sağ kurtulabilen subaylar Yunan gemisinin en alt katında atların taşınmasında kullanılan ambarda hapis tutuldular. Bu esnada Hükümet Konağı yağmalandı.