Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Erkek kadın savaş ilişkiler
"Erkekler savaşı sever çünkü bu onlara ciddi görünme imkânı verir. Çünkü bunun, kadınların kendilerine gülmesini engelleyen tek şey olduğunu sanırlar. Böyle bir durumda kadınları nesne konumuna indirgeyebilirler. İki cins arasındaki büyük fark da budur. Erkekler nesneleri, kadınlarsa nesneler arasındaki ilişkiyi görür. Nesnelerin birbirine ihtiyaç duyup duymadığını, birbirini sevip sevmediğini ve birbirine uygun olup olmadığını. Biz erkeklerde olmayan ve savaşı kadınların topuna birden iğrenç -ve de absürd- kılan bambaşka bir duygu boyutudur bu. Sana savaşın ne olduğunu anlatayım. Savaş, ilişkileri görmedeki bozukluktan kaynaklanan bir psikozdur Birbirimizle kurduğumuz ilişkileri. Ekonomik ve tarihi durumumuzla ilişkilerimizi. Ve en çok da hiçlikle ilişkimizi. Ölümle."
Heteroseksüel ilişkiler ancak evlilikle sonuçlanıyor ve beyni yıkanmış zavallı kadınların çoğu için bu bir doruk noktası. Erkekler içinse elverişli bir lojistik meselesi. Erkek –yemek, yatak, çamaşır, TV, kuku, çoluk çocuk– rahatı için ne lazımsa hepsini tek bir çatı altında elde ediyor, bunlara fazla kafa yorup ruhsal enerjisini tüketmesine de gerek kalmıyor. Sonra çıkıp hayat mücadelesine katılıyor ki varoluş da bu demek. Ama kadın için evlilik teslimiyet anlamına geliyor. Evlenmek bir kızın mücadeleden vazgeçtiği, savaş alanını terk ettiği, asıl ilginç ve anlamlı eylemi, bundan böyle 'ona bakmayı' üstlenen kocasına bıraktığı andır. Ne acıklı bir aylaklık anlaşması. Kadınlar erkeklerden uzun yaşarlar; çünkü aslında yaşamamışlardır. Elli yaşında kalp krizinden morarıp ölmek, genç kızlığından beri hayatın aksiyonundan bir gıdım tatmamış, sağlıklı, yetmiş yaşında bir dul olmaktan iyidir. Hay cızırtını daha ne diyeyim.
Sayfa 88 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Ancak Kadın ezilmiştir. Onun gizemleri ezilmiştir. O sadece temeldeki insani hakları verilmeden, üretim için bir fabrika olarak kullanılmıştır. Ve bu da dünyayı sıkıcı, çirkin hale sokmuştur. Erkek hükmetmede o kadar ileri gitmiştir ki tüm tarih savaşlarla doludur. Gelişmek için kadına eşit miktara fırsat tanınmış olsaydı dünya bu kadar çok savaş görmemiş olurdu. Çünkü her savaşta ölen erkektir ama acıyı çeken kadındır.
Sayfa 7
Anaerkil Toplum
İlkçağda diğer bir deyişle ilkel komünal toplumlarda, anaerkil yapı egemendi. Yani erkek egemenliği ekseninde kurumlaşan dinsel ahlakın aksine kadını egemen cins sayan anaerkil bir yapı söz konusuydu. Üstelik bu çok uzun dönemler boyunca aile kurumu da yoktu. Cinsel ilişkilerde isteğe bağlılık dışında kural yoktu. Doğal olarak çocuklar da
Erkek hükmetmede o kadar İleri gitmiştir ki tüm tarih savaşlarla doludur. Gelişmek için kadına eşit miktara fırsat tanınmış olsaydı dünya bu kadar çok savaş görmemiş oturdu. Çünkü her savaşta ölen erkektir ama acıyı çeken kadındır Öldürülmek kolaydır, acı çekmek zordur. Anne öldürülen oğulları için acı çeker. Kadın ölen sevdikleri için acı çeker. Kız kardeşler, erkek kardeşleri öldüğünde acı çeker. Ve onların kederleri tüm hayatları boyunca kalacaktır. Öldürülenler için bu çok küçük bir şeydir. O birkaç saniyede gerçekleşir ve sen ölmüşsündür. Ancak kadınlar asırlardır sadece acı çekmektedir.
Sosyalizm'de kadın da erkek gibi üretimin bir parçasıdır ve üretimin alanı yoktur; fabrika da olabilir yol inşaatı da. Kadın ileti sosyalist toplumda feodal toplumun kalıntısı olan namus anlayışına mahkum olamaz, " serbest cinsi ilişkiler devrimci ahlâktandır " diyerek " aileye karşı savaş açanlar " , " kadını çocuğundam ayıranlar " , " zina ve fuhuşun son derece bilimsel açıklamasını yapanlar " bu mantığın sahipleridir.
Reklam
5. Bölümün başı (Savaş)
“.. Bu güzel akşamda ihanet üzerine derin düşünceler içinde kaybolmak istemezdim. Ama buna mecburdum. Çünkü aldatılmış olmak yas tutmayı zorunlu kılıyordu. Yas tutmakta; olanları anlamak için, zihnin içinde bir savaşa sürüklüyordu insanı. Aldanmanın hayatın bize dayattığı müthiş bir yıldırma politikası olduğuna emindim.” Acı hissedilmeyi sever diyordu aynı yıldızın altında kitabı. Sanırım yazar da bunu söylemeye çalışmış. Bir ayrılığı kolay atlatma sebebidir ihanet. Bu bölüm kadın veya erkek niçin aldatır? Öne sürülen sebep basitçe seks olsa da altında yatan sebepler başka şeylerdir diyor ve bunu anlatıyor. Kitaptaki her bir bölüm Tavsiyemdir
NOTLARIM: Devlet adamı, politikacı, siyasetçi…Hangisi olmalı? Hukuk hayatında ve kültürel alanda yapılan değişimlerin önemi Devleti yaşatmak için Anadolu’ya geçiş zorunluluğu
_Oturarak başarıya ulaşan tek yaratık bir tavuktur. _Seksten daha ilginç bir şey keşfetmiş kişiye entelektüel denir. _Eğer doğru kullanırsan sözcükler X ışınları gibi her şeyi delip geçebilirler. _Dertlerini gözyaşlarında boğmak isteyenlere, dertlerin yüzme bildiğini söyle. _Dertten kim öImüş sanki bırak her şey dağınık kaIsın.
Kısacası Polonya'daki, aynı şekilde Lirvanya'daki Tatarların sayıları birkaç bini geçmiyor. Ayrıca dağınık yaşıyorlar. Uzun yıllardan beri Tatarca'yı unutmuşlar. O derecedeki Lehçe isim ve soyadları almışlar. Şüphesiz Polonyalılar ile evlenerek asimile olmuşlar. Başka bir tabirle Polonya'ya entegre olmuşlar. Kimliklerini bir
Reklam
Geoffrey Chaucer ve İngiliz Edebiyatı (Başlarken)
Milton ve Shakespeare’le birlikte İngiliz edebiyatının üç devinden biri olan Geoffrey Chaucer tahminen 1340-43 yılları arasında doğmuştur. Babası John Chaucer adında bir şarap tüccarıdır. Chaucer adının geçtiği ilk yazılı belge Ulster kontesi Elizabeth’in 1357 tarihli harcamalar defteridir. Bu defterde, bu isimde bir içoğlanına (page) elbise
"Hiçbir kadın savaş istemez çünkü nihayetinde kurban olan erkek değil, kadındır. Savaşı yaratan erkektir, savaşta dövüşen erkektir ama acı çeken kadındır. Kadın dünyanın yarısıdır: Şayet dünyanın bu yarısına da söz hakkı tanınsaydı tarih başka olurdu."
_Rüya, gören olmadan da var olabilir. Rüya gören olmadan rüya mevcut olduğunda ise bu özgün gerçeklik gibi gelir. Siz yoksunuz ama kozmik bir akıl var. Brahma var. Bu yüzden bütün alemin Brahma'nın gördüğü bir rüya olduğunu söylerler. Bütün bu dünya bir rüyadır, bir mayadır. Ama bu her şeyin, tümün bir rüyasıdır. Kişisel bir rüya değildir.
kitap notları:
Cinsiyetçilik, fallokrasinin' doğurduğu bir sonuçtur. Fallokrasi (penis egemenliği) ise şöyle tanımlanıyor: "20. yüzyıl ortalarında ortaya çıkınış, erkeklerin (ve fallusun sembolik gücünün) kadınlar üzerindeki egemenliğini ifade eden isim." Ancak feministlere göre, kimilerinin androkrasi (erkek egemenliği) ya da ataerkil (patriyarkal)
_Nevroz, anormalliktir. _Nevrotik, anormal davranışlı, kültüründen sapmış, ruhsal bozukluğu olan kişidir. Nevrotikler, kültürün üvey evlatlarıdır. _Nevrotik bir insan, kendini, kendi yoluna dikilen bir engel olarak görmektedir. _Nevroz, kişinin normal gelişimini engeller ve baş edemediği çatışmaların içine düşürür. _Anormal davranan herkes
46 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.