Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ah Selilm’im. Bana anlatsan dinlerdim!
Seni tanımadan önce ağaçların çiçek açtığı ve yaprak döktüğü mevsimleri hep kaçırırdım derdi resim yapmayı sevdiğim halde denizin mavisini bilmezdim yaprağın yeşilinin her mevsimde değiştiğine dikkat etmemiştim seni tanıdıktan sonra o güne kadar tabiat resmi yapmayı sevmediğim halde bir ağaç bir yaprak küçük bir ot bile çizmiş olmadığım halde ve
İletişim YayınlarıKitabı okudu
İnsanın değişmez bir tanımı vardır: İki ayağı üzerinde yürüyen bir varlık söz konusudur. Değişmez tanımını fantezi tarzında olarak bir yazar -Merih gezegenine giden bir büyük bilginin dilinden- kitabında belirtmektedir. Gezgin olarak Yeryüzünden Merih'e giden bu bilgin, Merih'te inerek caddelerde dolaşmakta iken bir fakültede verilecek bir
Reklam
_Eğer birinin ruhunu görmek istiyorsanız, ona hayallerini sorun. _İnsan doğasındaki en derin prensip, "takdir edilme" isteğidir. _Alaycı tiplerin aslında acılarını gizlemeye çalıştığı gerçeği doğrudur. _İnsanın dünyadaki durumu, kedinin kitaplıktaki durumu gibidir; görür ve duyar ama hiç bir şey anlayamaz. _Yanlış anlayanlar tarafından
_İnsanIar, kuşIar gibi uçmayı, baIıkIar gibi yüzmeyi öğrenmişIer ama insan gibi yaşamayı öğrenememişIer. _Görmek isteyenler için ışık, istemeyenler için karanlık vardır. _Hiçbir şeyi kendisi kadar sevmeyen insan, sevdiği varlıkla, kendi kendisiyle baş başa kalmaktan çok hiçbir şeyden korkmaz. Her şeyi kendi için arar ama en çok kendinden kaçar.
Edip, musannif, muharrir, müellif, münşi ye ne oldu?
... Aslında biz beş şekilde tesmiye olunuyormuşuz: Musannıf, muharrir, müellif, edip, münşi. Nasıl olduysa bizi gümbürtüye getirip beşimize birden yazar demişler. ... Muharrir derlermiş bana; yazan, tahrir eden, kâtip, gazetede yazı yazan manasında. Şeyh'ül muharririn, yaşadığı zamanın en büyük yazarı demekmiş. Müellif derlermiş ki ülfetten gelirmiş. Te'lif eden, kitap tertip eden, kitap meydana getiren manasında. Farklı kitaplardan malumatları bir araya getirip bilgiler arasında ülfeti sağlarmış. Musannif derlermiş, bir ilmi sınıflandırıp, tasnif ederek kitap yazan manasında. Bu musannıf, kitaplardan bilgi toplama ihtiyacı hissetmeyecek seviyede, ilminde mütebahhir alimmiş. Dinî kitapları kendi sınıfına göre yazanlar için söylenilmesi daha muvafik imiş. Mesela, Arapça nahiv/cümle bilgisi kitabı olan Avamil'i yazan zât için, bu kitabın musannıfı İmamı Birgivî Hazretleri denilirmiş. Edip derlermiş; edebiyatçı, güzel, sanatlı söz söyleyen veya yazan manasında. Edepli, terbiyeli söz söyleyene de 'çok edibane yazıyor' derlermiş. Edip ifadesi umumiyetle şairlere atfedilirmiş. ... Bir de münşi varmış. Neş'et kelimesinden gelen. İnşa eden, yapan, iyi nesir yazı yazan adam manasında söylenirmiş. ... Cumamız pazar oldu Ne olduysa azar azar oldu Edip, musannif, muharrir, müellif, münşi Hepsi birden "yazar" oldu
_Oturarak başarıya ulaşan tek yaratık bir tavuktur. _Seksten daha ilginç bir şey keşfetmiş kişiye entelektüel denir. _Eğer doğru kullanırsan sözcükler X ışınları gibi her şeyi delip geçebilirler. _Dertlerini gözyaşlarında boğmak isteyenlere, dertlerin yüzme bildiğini söyle. _Dertten kim öImüş sanki bırak her şey dağınık kaIsın.
Reklam
Kraliyet Başsavcısı...Birilerinin hayatının söz konusu olduğu bir yerde onun ulaşması imkânsız görünen kendine özgü idolleri, klasik modelleri, Bellart'ı, Marchangy'si, herhangi bir şair gibi örnek aldığı Racine'i, Boileau'su vardır. Duruşma sırasında giyotinden yana olmak onun görevi, mesleğidir. Edebi bir eser olan ve
Sayfa 22 - 18 Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
40 sayisi
Neden Ali Baba 40 haramiyle uğraşmak zorunda kalmıştır? Ve Bü­yük Perhiz neden 40 gün sürer? 40, büyük sayılar arasında en büyüleyici sayı olarak Orta Do­ğu'da, özellikle de lran ve Türkiye'de yaygın biçimde kullanılır. Saf bilimsel açıdan bu sayı, kadim Babil'de de gözlemlendiği gibi ülker'in [Süreyya burcu] 40 gün boyunca gözden yok olmasıyla
_Sık ve çok gülmek, zeki insanların saygısını ve çocukların sevgisini kazanmak, dürüst eleştirilerin takdirine layık olmak ve yanlış arkadaşların ihanetlerine katlanabilmek, güzelliği takdir edebilmek, başkalarındaki en iyiyi bulabilmek, sağlıklı bir çocuk, bahçelik bir arazi ya da daha iyi duruma getirilmiş bir sosyal durum yoluyla bu dünyayı
_Bazı insanlar kendi güneş sistemlerinde yaşarlar. Onları orada ziyaret etmek gerekir. _En derin denizlerde boğula boğula becerirsin tek bir nefesle yaşamayı. En yüksek uçurumlardan düşerken öğrenirsin uçmayı. En derin yaralarla başlar en derin gülücükler. _Sevdiğiniz insanları düşünüyorsunuz, ama daha derine inin, sonunda sevdiğinizin onlar
Reklam
Gurbet
Gurbet tuhaf bir kelimedir, söyler söylemez ağızda kek­remsi bir tat bırakır. Dil üstünde bir katre kaya tuzu, kolay kolay erimeyen. Bir saklı burukluk, kendini hemen ele ver­meyen. “Tarif et” deseler, edemezsin. Bir şey hep yarım kalır, bir nokta hep eksik. Kabataslak anlatır ama tam karşılığını bulamazsın. Bir kez telaffuz eder, bir an
_Herkes, kendinden kaçar. Lucretius _Ama eğer kaçmazsa, neye yarar? Kendi kendinin yoldaşı olarak kendini zorlar. Böylece zahmet çektiğimiz zaafın, kendimize ait olduğunu bilmemiz gerekir. Hiçbir şeye katlanamayan bizler, her şeye katlanmaya yöneldiğimiz zaman zayıflarız. Bu, bazılarını ölüme sürüklemiştir. Yaşam ve dünyanın kendisi iğrençlik dolu
_Devlet, milletin kendisidir. Milleti, idare edenler devlet değildir. Çünkü irade milletindir. Millet, asildir. Millet işlerini yönetenler, onun temsilcileri olabilir. Bu sistemin uygulanmasında göz onunde bulundurulacak en onemli nokta, milletin siyasi, sosyal, eğitim ve gelişme derecesidir. _Devlet, her parcası diğerinin gorevini hazırlayan veya
_Kadın olsam hayat kadını olurdum. _Bir çiçeğe konan kelebek olmaktansa, bir boka konan sinek olmayı tercih ederim. _Kelebeklerin ve arıların arzuladığı bir çiçek olmak varken, sinekleri cezbeden bir bok parçasıydım. _Beni soğuk, kibirli, ukala falan bulduysanız sizi sevmemişimdir. Sevdiğime kedi gibi olurum ben. _Yeterince dürüstsen, fazlasıyla
_Hayat öylesine sürprizlerle doludur ki, sırtındaki küfeyi alır kiminden, elmasları yükler taş yerine. _Onların zırvalara inanmalarının sebebi, cahillikleri. _Sefil egolarının değer ölçüleriyle ölçüp, gerçeğe, güzele ve iyiye ağızlarından salyalar saçarak nutuk çekiyorlar. _Köle tiplerden oluşmuş hiçbir devlet yasayamaz. Köleden doğan yine köle
102 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.