Birisine iyilik ederken; " Ben efendiyim, oysa elime muhtaç bir köle " diye sakın böbürlenme. Feleğin kılıcı böylelerini yere serdiyse, henüz kınına girdiğini sanma. Yarın seni de yere sermeyeceği ne malum!
Buluttan denize bir damla düştü. Damla denizin genişliğini görünce utandı,kendinin hiçbir kıymeti olmadığını sandı ve 'Denizin olduğu yerde ben ne oluyorum? Doğrusu o varken ben yokum.' dedi.
Damla kendisini böyle hor görünce bir sedef onu yuttu, sulara karışıp telef olmadı.Sedef onu bağrına basarak naz ile besledi,felek onun işini öyle güzel yürüttü ki, padişahların taçlarına layık çok kıymetli iri bir inci oldu.
Damla alçak gönüllülüğü sayesinde çok değer kazandı,yokluk kapısını çaldığı için varlık buldu."
Gel , bak , güller bağı şeklinde hakikat gülleri açılmış . Böyle hakikat bahçesinde hiçbir bülbül, böyle şirin, hoş nağme etmemiştir.
Nasıl oluyor ki , böyle bir bülbül öldükten sonra onun kemiklerinden güller açılmasın...