Çok fazla uçtum geleceğin içine: bir korku düştü içime. Geriye uçtum bunun üzerine, yuvama doğru ve giderek artan bir aceleyle: böylece size vardım, şimdinin insanları!
Sahiden, asıl yüzlerinizden daha iyi bir maske taşıyamazdınız, siz şimdinin insanları!
Geziniyorum bu halkın arasında ve açık tutuyorum gözlerimi: daha küçük olmuşlar ve gitgide daha da küçülüyorlar.
Ve içlerinden kimileri, ileriye yürüyüp geriye bakıyor tutulmuş boynuyla.
İçlerinden bazıları ‘istiyor’, ama çoğunluğu sadece isteniyor.
İçlerinden bazıları ‘sahici’, ama çoğunluğu sadece kötü oyuncu.
Bilmeden oyuncu olanlar var aralarında ve istemeden oyuncu olanlar, hep enderdir sahici olanlar, özellikle de sahici oyuncular.
Aslında çoğunlukla tek bir şeyi isterler saflık içinde, kimsenin kendilerine acı çektirmemesini. Bu yüzden herkesten erken davranıp, iyilik yapmak isterler herkese.
Oysa korkaklıktır bu: adına ‘erdem’ denilse bile.
Kendinize tahammülünüz yok ve kendinizi yeterince sevmiyorsunuz: şimdi çevrenizdekileri sevgiye ayartmak ve onun yanılgısıyla kendinizi yaldızlamak istiyorsunuz.
Kendinizden iyi söz edilmesini istediğinizde bir şahit çağırıyorsunuz kendinize; ve onu hakkınızda iyi şeyler düşünmesi için ayarttığınızda, siz de iyi şeyler düşünüyorsunuz kendiniz hakkında!
İnsanlarla ilişki bozar insanın karakterini, özellikle de, yoksa bir karakteri!
İnsan vardır kendisini aradığı için gider komşusuna; insan vardır komşusuna gidip kaybetmek ister kendini. Kendinize duyduğunuz kötü sevgi bir zindana dönüştürür kimsesizliğinizi.
Ama işte bu, vasatlıktır: ölçülülük dense de adına