"Aşk, bir bedende iki kişi."
“Ey aşk...! bir mucize gerçekleştir şimdi
Şapkandan bir kumru havalansın
Bana öyle büyük ki bu kalp,
Gelsin yüreğime yuvalansın”
Kitabı okurken sımsıcak bir yürek buldum. Yaşam kavgasının molalarında, sıcacık bir poğaça, buğusu üstünde demli bir çay, sevgi ve vefayla beslenmiş hoş bir muhabbet, zifiri
Bir inceleme yazdım, çünkü canım inceleme yazmak istiyordu. Yazmaya koyulmak için bunun yeterli bir neden olduğuna inanıyorum. İnsan doğuştan uyduran bir yaratık değil midir zaten?
"İnsan doğuştan uyduran bir yaratıktır." (s. 697)
Umberto Eco sağolsun. Onun canı bir roman yazmak istemeseydi ve yazmasaydı, ben bu incelemeyi biraz zor
YouTube kitap kanalımda Cervantes'in hayatı, Don Kişot ve kronolojik okuma sırası hakkında bilgi edinebilirsiniz:
ytbe.one/FgMisPxqTFki.ibb.co/K5SWZMj/IMG-756...
Don Quijote : Herkese merhaba, ben Don Quijote, namıdiğer Mahzun Yüzlü Şövalye! 400 küsür yaşındayım. Yani şu an bu yazıyı okuyan herhangi birinden çok daha
Es-Selam Değerli Dostlar..
Yaklaşık 2 ay önce arkadaşlarla bir proje düşündük;
Kadim Şehir Kudüs’ü ziyaret…
Ve proje kapsamında gerekli yazışmalar neticesinde 7 si öğretmen, 12 si öğrenci ve 9 u esnaf olmak üzere toplam 28 kişi ile yola koyulduk.
Allahın lütfu sayesinde Yaklaşık 6 gün Kudüs’te kaldıktan sonra şükürler olsun ki dün itibari ile
Fantastik edebiyatla karıştırılmaması gereken Büyülü Gerçekçilik akımının yanı sıra Kolombiya'nın da kutsal kitabı mertebesine erişmiş muhteşem ötesi bir roman Yüzyıllık Yalnızlık.
Nedir Büyülü Gerçekçilik? Gerçekdışı bir olayın oldukça sıradan ve normal şekilde aktarılmasıdır. Ne karakterler ne de okur yaratılan dünya içinde bu gerçekdışı olayı
¶¶İnsan aslında neydi, ne oldu, önce bunu bilmemiz gerek. Çünkü insan,
her zaman bugünkü gibi değil, bir başka türlüydü. İnsan soyu ilkin üç çeşitti.
Şimdiki gibi erkek, dişi diye ikiye ayrılmıyordu, her ikisini içine alan bir
üçüncü çeşit daha vardı. Bu çeşidin kendi kayboldu, sadece adı kaldı:
Androgynos denilen bu çeşidin adı gibi biçimi de hem
Daha 5 yaşında afacan bir çocukken, rahmetli babaannem, kimin rüyasını dinlese mutlaka dizlerinin önüne çöker onu can kulağıyla dinlerdim. Bilge bir kadındı babaannem, o yıllarda gözlerimi fal taşı gibi açtıran yorumlar yapardı. Beni de sıkı sıkıya tembihlerdi. "Rüyanı doğru anlatmazsan günahtır." derdi, hâlâ o sesi her rüya anlatışımda
"Böyle mutsuzluklarla sarılmış olsanız da
kapamayın yüreğinizi günlük sevinçlere,
ölülere zenginlik kâr etmiyor." -Darius (sayfa 57)
Not: Mitos Boyut Yayınları çift yazarlı bir kitap olarak yayımlamış:
Persler - Antigone . Ama ben bu incelemede yalnızca Persler’e değineceğim. Sophokles'in
Antigone tragedyasını ise ilerleyen zamanlarda kendi
Ben ergiye ulaşacağım diye hiç kimsenin yoksul düşmesini istemem, “ .. hüzünlü bir zenginlik istetmem, o duvar kağıtlarındaki gibi derinin üstüne çizilmiş bütün o mutsuzlukları istemem.
.
Pişmanlık, utanç, keder, hiddet, hayal kırıklığı, endişe, korku, melal(hüzün), umutsuzluk: kim , bu işkencecilerin hain saldırılarına uğramadan yaşamını geçirmiş? Bunlardan daha iyi duyguları kaç kişi birazcık olsun hissetmiş? Herkesin öylesine nefret ettiği durmadan çalışmak ve yoksulluk çekmek, büyük çoğunluğun kesin yazgısıdır; rahatlık ve zenginlik içinde yaşayan ayrıcalıklı o birkaç kişi de hiçbir zaman tam doyuma ya da gerçek mutluluğa erişemezler. Yaşamın bütün iyilikleri bir araya gelseler çok mutlu bir insan meydana getiremezler.
Bergson, fikirleri ve dinamik felsefesiyle, yaşadığı 19. Yüzyıldan itibaren birçok sanatçı ve düşünürü etkilemiş, beğenilmiş, tartışılmış ve hala konuşulmakta olan bir filozof. (Daha fazla detayı burada anlatmıştım: #40629364 )
Nurettin Topçu (1909-1975) ise, Avrupa’da eğitim görmek için girdiği sınavı kazanarak
Mutluluk nedir? Tanımı var mıdır? Sabit midir salt mıdır? Hep şöyle düşünmüşümdür mutluluk amaçlanması gereken bir şey değildir diye. Ama mutlu olursak da fena değil. Sadece amaç haline getirmemek önemli. Șopi mutluluğu içselliğe bağlar. Kişi içsellikten ziyade dışarıda mutluluğu arayacak olursa nafile olur der. İçsel mutluluk tamamen zihinsel
》Dostoyevski'nin 1864 yılında Petersburg'da basılmış bir eseri. Ayrıca Sibirya sürgününden sonra yazdığı üçüncü eseri.
》Varoluşçuluğun ilk romanı olarak edebiyat dünyasında yerini almış ve bir çok ismi de etkilemiş.
》Kitap iki bölümden oluşuyor:
》1.bölümde; karakterimiz "Ben hasta bir insanım." cümlesiyle başlayarak bize
"Dünyamız binlerce çiçekli bir kültür bahçesidir. Her çiçeğin bir rengi, bir kokusu vardır. İnsanlık, her kültürün üstüne titremelidir. Binlerce kültür çiçeği, birini koparırsak, insanlık bir kokudan, bir renkten yoksun kalır."
Yaşar Kemal, büyük çınar, sözün büyücüsü, Homerosoğlu, Kürtlerin en Kürdü; Türklerin en Türkü... uzar da gider