Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
_Eğer birinin ruhunu görmek istiyorsanız, ona hayallerini sorun. _İnsan doğasındaki en derin prensip, "takdir edilme" isteğidir. _Alaycı tiplerin aslında acılarını gizlemeye çalıştığı gerçeği doğrudur. _İnsanın dünyadaki durumu, kedinin kitaplıktaki durumu gibidir; görür ve duyar ama hiç bir şey anlayamaz. _Yanlış anlayanlar tarafından
_İnsanlar sizi, sadece aynı yerden canları yandıklarında anlarlar. _Dalgaların art arda gelip çarptıkları kaya gibi ol. Sağlam, kıpırtısız ve çevresinde kaynayan suların dinginleşmesini seyreden. _Sanki ölmüşsün ve bir süre daha fazladan zaman bağışlanmış gibi doğaya uygun yaşa. _En büyük erdem tarafsızlıktır. Duygular ise, yanlış fikirlerden
Reklam
Filmin uluslararası başarısının "İşte mutluluk bu!" der. Filmin uluslararası başarısının ilginç bir yönü, hem mutluluk idealini hem de mutluluğun günümüzdeki hayatımızın her alanına ne ölçüde nüfuz ettiği hakkında çok şey söylemesidir. Mutluluk her yerdedir: televizyonda ve radyoda, kitaplarda ve dergilerde, spor salonunda, yiyecek ve diyet tavsiyelerinde, hastanelerde, işte, savaşta, okullarda, üniversitelerde, teknolojide, internetde, evde, siyasette ve elbette ki market raflarında. Mutluluk kültürel imajınımıze musallat olmuştur; hayatlarımızda gündelik olarak (per diem) ve bıkkınlık verecek ölçüde (ad nauseam) yer etmiştir; mutluluk hakkında bir şey duymadan veya okumadan geçirdiğimiz günler nadirdir. Gerçekten de internette “mutluluk” kelimesi için basit bir arama yaptığımızda yüz binlerce sonuca ulaşırız. Örneğin Amazon’da adında mutluluk kelimesi geçen kitapların sayısı yüz yılın başından önce 300’ün altındayken bugün 2.000’i aşmıştır. İnsanların Twitter, Instagram ve Facebook’ta mutlulukla ilgili paylaşımlarının haftalık sayısında da aynı artış gözlemlenir. Mutluluk, kendimiz ve dünyamız hakkında sağduyulu anlayışın temel bir parçası haline gelmiştir. Mutluluk kavramına artık öylesine aşinayız ki, onu kanıksamış durumdayız. Bu bize öylesine doğal gelir ki, mutluluğu sorgulamak cüretkarca değilse bile alışılagelmişin dışındadır.
_Yaşam, ufacık şeylerden, küçük mutluluklardan oluşuyor. Hiçbir şey büyük ve kutsal değil. O yüzden sözde büyük olan şeylere ilgi duyarsan yaşamı ıskalarsın. Yaşam bir bardak çayı yudumlamak, bir dostla sohbet etmek, sabah yürüyüşe çıkmaktır, ama illa belli bir yere doğru değil, amaçsız, son belirlemeden hareket etmektir. Böylece herhangi bir
İşler gerçekten sarpa sardığında kurtuluş aramanın bir yeniliği yoktur; insanlar her zaman bunu denemiş ve çeşitli ölçülerde de başarılı olmuştur. Gerçekten yeni olan şey, kişinin kendi benliğinden kurtulma ve ısmarlama bir benlik edinme düşüdür; ve bu tür bir düşü gerçek kılmaya duyulan inanç erişilebilir bir şeydir. Bu, erişilebilir bir tercih olmanın ötesinde aynı zamanda en kolay, sıkıntılı bir durumda işe yaraması pek muhtemel bir tercihtir; daha az külfetli, daha az zaman ve enerji isteyen ve dolayısıyla, Simmel’e göre, vazgeçilmesi veya kısılması gereken diğer değerlerin tutarıyla karşılaştırıldığında neticede daha ucuz olan kestirme bir tercihtir. Eğer mutluluk, sürekli olarak erişilebilir bir şeyse, eğer reklam sayfalarına göz atmak ve cüzdandan bir kredi kartı çıkarmak için gereken birkaç dakikada mutluluğa erişilebiliyorsa, o zaman belli ki mutluluğa ulaşmayı beceremeyen bir benlik, “gerçek” ya da “sahici” değil, −hepsi olmasa bile− miskinlik, cahillik ya da aptallık kalıntısı olabilir ancak. Böyle bir benlik, sahte ya da hilekâr olmalıdır. Mutluluk noksanlığı, yetersiz mutluluk veya yeterince sıkı çalışmış ve uygun becerilerle uygun araçları kullanmış herkesçe erişilebilir türden bir mutluluğa kıyasla daha az yoğun olan mutluluk, kişinin sahip olduğu “benliği” kabullenmeyi reddetme ve benlik keşfine (daha doğrusu benlik icadına) yönelik bir yolculuğa çıkıp bunu sürdürme ihtiyacının yegâne sebebidir. Gerçek benlik arayışının devam etmesi gerekirken, sahte ya da şişirme benlikler “sahici olmayışlarından” ötürü bertaraf edilmelidir.
_Oturarak başarıya ulaşan tek yaratık bir tavuktur. _Seksten daha ilginç bir şey keşfetmiş kişiye entelektüel denir. _Eğer doğru kullanırsan sözcükler X ışınları gibi her şeyi delip geçebilirler. _Dertlerini gözyaşlarında boğmak isteyenlere, dertlerin yüzme bildiğini söyle. _Dertten kim öImüş sanki bırak her şey dağınık kaIsın.
Reklam
Kabullenerek güçlenmek için yaşam dersleri. . Kendini bilmek neyden yaptığını bile bilmek. . Kendi temel benliğini tamamen ihmal eden kişilerde de depresyon kaygı bozukluğu boşluk hissi ve bazen bedensel şikayetleri olarak ortaya çıkacaktır şunu söylemem gerekir Bu tür kendine yardım kitaplarını okuyan insanlar genelde sosyal benliğine öne alıp
_UYUYORSUN! Rüyadasın. Gece gündüz demeden rüya görüyorsun. Bazen açık bazen de kapalı gözlerle. Hakikat değilsin. Rüya gören bir zihin, hakikati göremez ve hakikati de bir hayale dönüştürür. Gerçekle yüzleşirsen gerçek, hakikate dönüşür; kaçarsan yalanlar içerisinde yaşarsın. Uyan! Uyanık ol. Uyanık olmak hedeftir. Sessizlik içinde düşünerek
Nefs-i.emmâre: İnsandaki nefsin en zalim ve pervasız halidir. İnsan köle gibi kullanan bir zalim kral misali... Hayatın her sahnesine, eğilimlerimize, ideallerimize, geleceğimize hâkim olmuş bir kral. Bilinçaltımızdan bize hükmetmeye, egomuzu besledikçe bize istediğini yaptırmaya, bizi zorlayıp emirlerini (emmâre) dinletmeye ve gitgide kalbimiz
_Her şey algıdır. Herhangi bir şeyi itici ya da çekici kılan tamamen senin zihnindir. Karar veren faktör sensin. _Zihin, aldatıcıdır. Gerçekte ikilem yoktur. Gerçekte sorun yoktur. Hiç olmamıştır, hiç olmayacaktır. Zihinde sorunlar vardır ve sen gerçekliğe zihnin aracılığıyla bakarsın. Böylece gerçeklik sorunlu olur. _Sağlıksız bir zihinle ne
Reklam
Köylüler, İşçiler ve İmalatçılar ... Snelman, bütün köylülerin, işçilerin, imalatçıların ve bütün halk kesimlerinin her yönden aydınlanmasını, öğrenim ve eğitimini hayatının en önemli görevi saymış; bir zamanlar Pierre d’Amiyen’ in Haçlı Seferleri’ni kışkırttığı gibi, o da Finlandiya’da eğitim seferberliğinin öncüsü olmuştur. Snelman
Tanrı özgür iradeye sahip canlılar yaratmıştır. Bu canlılar doğruyu da yanlışı da seçebilir. Bazı kişiler, özgür ve yanlış yapmayan bir canlı hayal edebilir, ama ben edemem. Bir şey iyiyi seçme özgürlüğüne sahipse, kötüyü seçme özgürlüğüne de sahiptir. Zaten kötülüğü mümkün kılan, özgür irade olmuştur. O halde Tanrı, onlara neden özgür irade
Sayfa 54 - Haberci Basın YayınKitabı okudu
Bütun alıntılar
O bir homo economicus'tur ki esiri olduğu makinelerin çalışmasını sağlamak için durmadan tüketmek zorundadır Sayfa: 2 Mutluluk verecek kabiliyeti sun'î olarak meydana getirmeye güç yetiremiyoruz 2 Bugünün insanları her gün gazete okuyacak, politikacıların radyoda yayınlanan nutuklarını, şarlatanları ve havarileri dinleyecek kadar
_İnsanIar, kuşIar gibi uçmayı, baIıkIar gibi yüzmeyi öğrenmişIer ama insan gibi yaşamayı öğrenememişIer. _Görmek isteyenler için ışık, istemeyenler için karanlık vardır. _Hiçbir şeyi kendisi kadar sevmeyen insan, sevdiği varlıkla, kendi kendisiyle baş başa kalmaktan çok hiçbir şeyden korkmaz. Her şeyi kendi için arar ama en çok kendinden kaçar.
_Anlamak, sevmenin başlangıcıdır. _Üzülme, kızma, sadece anla. İnsanlara kahkahalarla gülmek ya da nefret duymak yerine onları anlamak için çaba sarf ettim. _Tutkulardan kurtulup özgürleşmek için, eylemlerimizin gerçek nedenlerini anlamalıyız. Anlamak, onları dönüştürür. _Aklın kılavuzluğunda yaşayan insan başkasının kendisine olan nefretine,
150 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.