14-2-1964 tarihinde Kocaeli'nin Karamürsel ilçesinde doğdu. 1975'te İlyasköy İlkokulunu, 1981'de İzmit Mimar Sinan Lisesi'ni bitirdi.
İstanbul üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü'nden 1985 yılında mezun oldu. Aynı yıl Çince öğrenmek ve Orta Asya Tarihi üzerine araştırmalar yapmak üzere Taiwan'a gitti. Adı geçen ülkede Shih-fan üniversitesinde Çince kurslarına devam ederken, aynı zamanda Cheng-chih üniversitesinin Etnoloji Araştırmaları Enstitüsü'nde ve Tarih Bölümünde ders ve seminerleri takip etti. Bunun yanında dokümantasyon merkezinde Çin kaynaklarından Türk tarihine ait belgeler topladı.
1986 yılının sonunda Türkiye'ye dönüp, İstanbul üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde Yüksek Lisans öğrenimine başladı. 1988 yılında "Gök-Türk ülkesine Gelen Çinli Elçilerin Raporlarına Göre Gök-Türk / Çin İlişkileri" adlı teziyle master unvanını aldı. Aynı yıl bu enstitüde başladığı doktora çalışmasını 1991'de "Gök-Türkler (542-630)" adlı teziyle tamamlayarak doktor unvanını kazandı.
Bu arada 1987 yılında araştırma görevlisi olarak çalışmaya başladığı Mimar Sinan üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Ortaçağ Tarihi Anabilim Dalında, 1992'de yardımcı doçentliğe yükseltildi . 1995 yılında Genel Türk Tarihi alanında doçent unvanını kazandı. 2001 yılında profesör oldu.
1997-1998 ve 1999-2000 eğitim-öğretim yıllarında Kazakistan'ın Türkistan şehrindeki Uluslararası Hoca Ahmet Yesevi Türk-Kazak üniversitesinde misafir öğretim üyesi olarak görev yaptı. çeşitli seminerler ve konferanslar verdiği gibi panel ve sempozyumlara katıldı. Kazakça başta olmak üzere diğer Türk lehçelerini öğrendi. Bu esnada Özbekistan'ın Semerkand, Buhara ve Hive gibi tarihi şehirlerine, yine Güney Kazakistan'da Sır Derya boyundaki tarihi kalıntıların bulunduğu alanlara geziler yaptı. Saha araştırmalarında bulundu. Aynı üniversitede 2001-2002 öğretim yılında Tarih-Felsefe Fakültesi Dekanlığı görevini yürüttü. 2002 yılının Temmuz Ağustos aylarında Türk İşbirliği Kalkınma İdaresi'nin yürüttüğü Moğolistan Türk Anıtları Projesinde yer aldı.
2004-2005 öğretim yılında Bişkek'te bulunan Kırgızistan Türkiye Manas üniversitesinin Tarih Bölümünde öğretim üyeliğinde bulundu. Aynı üniversitenin Türk Uygarlığı Merkez Müdür yardımcılığını yürüttü. Sosyal Bilimler Dergisi yayın kurulu başkanlığını yaptı.
2007-2008 Mimar Sinan üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü yaptı. 2008 yılında Rektör Yardımcılığına atanmıştır. 2009 Nisan ayında ise Tarih Bölümü Başkanlığına atanmıştır.
Halen Mimar Sinan üniversitesi Tarih Bölümü Başkanlığı ve Rektör Yardımcılığı görevini sürdürmektedir.
Çince, İngilizce, Rusça ve Fransızca ile Türk lehçelerinden Kazakça ve Kırgızca'yı bilmektedir.
Evli ve iki çocuk babasıdır.
Hun orduları neredeyse tamamen hafif süvarilerden meydana gelirdi. Onlar çok hızlıdır ve binicileri boynuz ile ahşaptan oluşan yaylar kullanırlar. Bu ok ve yaylarla uzak mesafeden çok isabetli atışlar yapabilirlerdi.
Ok başlıkları, kemik bronz ve demirden yapılmaktaydı. Kemikten oluşan ok başlıkları zırhsız düşmanlar için kullanılırdı.Ama metal ok başlıklarının iki ya da dört kesici kenarı vardı ki bunlar deri ve demiri delebilirdi. Hunlar aynı zamanda kemikten yapılan flüt benzeri bir ses çıkaran bir ok başlığı da üretmişlerdi. Bu ok başlığı saldırının başladığını duyurmanın yanısıra aynı zamanda da düşmanı paniğe gark eder ve kaçmaya başlamalarına yol açardı.
Mo-tu’nun sahne almasıyla Hunların sıçrama yaparak büyük bir yükselişe geçtikleri sırada Çin tarihinde de dikkate değer bir değişim yaşanıyordu. Bu değişim daha sonraki asırlarda Çin milletine ad verecek olan Han hanedanının ortaya çıkmasıdır. Yani Mo-tu’nun tahta geçişine paralel olarak, M.Ö. 206 yılında Çin'in ilk büyük hanedanı Han kurulmuştu. Onların yeni yükselen hanedanına karşı aynı esnada Mo-tu'nun gücü Orta Asya’da hızla yayılıyordu. Zirveye çıkan söz konusu bu güç, takip eden yaklaşık dört asır birbiri ile mücadele edecektir. Kısacası Han hanedanı Çin'de kendinden sonra gelenler için model haline dönüşürken, aynı modeli bozkırda Hunlar oluşturacak ve kendinden sonra gelenleri derinden etkileyecekti.
"Avrasya bozkırlarının derinliklerinde Orta Asya alanının eski tarihinde yazılı tarihi kaynaklar ışığında bilebildiğimiz kadarıyla ilk kurumsal devlet, Asya Hun İmparatorluğu, diğer adıyla Büyük Hun İmparatorluğudur. "
Benim tam da ilgi alanım islamiyet öncesi Türkler ve yaşayış tarzları çünkü bize yıllardır Osmanlı devleti ve Türkiye Cumhuriyeti arasında bir seçim yapmamız sunuldu ama bu da yanlış çünkü bir zincirin halkası gibi Türk devletleri de hepsi birbirinin devamıdır biz Devlet degil sadece şekil degistirdik. Osmanlı olmadan Türkiye Cumhuriyeti olmaz Selçuklu olmadan Osmanlı olmaz Gokturkker olmadan Selçuklu olmaz Kullar olmadan göktürkler olmaz biz bunu iskitlere kadar uzatabiliriz ama önemli olan hepsini bir arada kavrayabilmemiz benimseyebilmemiz hepsi bizim devletlerimizdi doğrusuyla yanlışlığıyla ki zaten İslamiyet öncesinde baktığımızda genelde Gök Tengri inancı hakim Yahudiler ve şamanlarda var ama sayıları az. Yani kısacası tarihe bir bütün olarak bakmak gerek ve en önemlisi Türkler olmadan hiçbir milletin tarihi yazılamaz
Tarih için kaynak kitap önerileri çok soruluyor. Buradaki yazarların kitaplarına göz atmanızı öneririm. Bu da size son kez yaptığım amme hizmetim olsun zındıklar.
Türk Tarihi=>
Kök Tengri’nin Çocukları, Türkler hakkında ilk bilgileri aldığımız Çin kaynakları bizzat elinden geçmiş Ahmet Taşağıl tarafından hazırlanmış, tüm Türklük Bilgisi çalışmaları yürüten Türkologların İslam öncesi Türk tarihi için kaynak kitap olarak kullanabilecekleri yeni bir kitap. Türklük bilgisi çalışmalarının başladığı ilk zamanlardan bu güne Türkler ve Türkçe üzerine onlarca çalışma yapılmış, bu çalışmalarda zaman zaman Türk’ün diline konuşulduğu coğrafya ve tarihiyle bütüncül bakılamamıştır. Şüphe götürmez bir gerçektir ki milletlerin dili, onların hüküm sürdüğü sınırlardan ve tarihinden ayrı düşünülemez. Yazar, bu sebeple olsa gerekir kitabının ilk başlığını İslam Öncesi Türk Tarihini Bütünlük İçinde Anlama Problemleri olarak açmıştır. Ahmet hocamız bizzat hitabeleri, çin, arap, pers ve bizans kaynaklarını okuyup çevirebilen sayılı tarihçilerdendir. Açıkcası islamiyet öncesi Türk tarihi konusunda en bilgili tarihçilerden biri denilebilir. Böyle değerli bir adamın böyle değerli bir eserini kaçırmayın derim.
Ancak kitabın büyük kısmında çin kaynakları referans alındığı için yer ve kişi isimlerinin de büyük kısmı Çince, bu yüzden okurken biraz boğabiliyor insanı. Buna rağmen kitabın çok sağlam, güvenilir ve objektif bir kaynakçası var diyebilirim.
Bu kitabın Kök Tengrinin altında buluşan bütün Türklük âlemine hayırlı olması dileğiyle…
ESENLE KALIN..
Herkese selamlar. Haddime değil ama bugün bir inceleme yazmaya karar verdim,bakalım neler çıkacak :)
İslam öncesi Türk tarihi denilince aklımıza gelen ilk isim mutlak Ahmet Taşağıl oluyor. Kendisinin bu alanda yapmış olduğu çalışmalar malumunuz.
Bu sefer ortaya koyduğu eseri ise hem dil anlatım hem hem okuyup anlaşılabilirlik açısından bence en iyisi olmuş. Daha önce okuduğum Bilge Türk Tonyukuk'ta aynı şeyler sürekli tekrarlanmış gibiydi, bu sefer bu duruma düşmemiş hocamız.
Kitabın içeriğine gelirsek Orta Asya'dan Avrupa sınırlarına uzanan bir yolculuğa çıkıyoruz. Tarihimizde yer alan liderlerin hayatlarını, devlet ve milletleri için yaptıklarını, Çin ve Bizans gibi dönemin güçlerini nasıl dize getirdiklerini okuyoruz.
Kitapta geçen 55 liderden bazısından bugüne dek adını bile duymamış olduklarım vardı. Hocamız sayesinde bunları öğrenmiş, anmış oluyoruz.
Genel anlamda anlaşılması kolay,dili akıcı, liderlerin hayatları hakkında( elbette kaynaklar dahilinde) bizleri sıkmadan yormadan bilgilendiren değerli bir kitap.
Yayıncı Timaş Tarih, kitabı okurken dinleyebileceğimiz müzikler içeren bir de playlist hazırlamış. Onu da buraya bırakıyorum. open.spotify.com/playlist/5AFgyG...
Keyifli okumalar, mutlu haftalar.
Türk BilgeleriAhmet Taşağıl · Timaş Yayınları · 202150 okunma
2020 yılı Tonyukuk yılıydı malum. Bu sebepten dolayı bir çok eser yayımlandı. Etkinlikler düzenlendi vs...
Yazar Ahmet Taşagıl ile başlamak istiyorum incelemeye, Ahmet Taşagıl Genel Türk Tarihi alanında günümüzde çok önemli yeri olan bir hocamız ve çok değerli eserleri var. Orta Asya coğrafyasında bir çok incelemede bulunup, oraları gezmiş,görmüş,