Geçen sene olduğu gibi bu sene de yine mart ayında kadın yazarlarımızın kitaplarını okumayı planlıyorum. Sizler de elinizde bulunan kadın yazarların kitaplarını okuyarak farkındalığı arttırabilirseniz sevinirim.
Elimde halihazırda bulunan;
Aberlour 12 bir single malt. İnternetteki tadım notlarında burunda meyve, tarçın vs. dese de ben sadece tuz, yosun, deniz kokusu aldım hatta o kadar ki bir süre sonra genzimi yaktı. Ancak damakta karamel ağırlıklı tatlı notalar hissettiriyor.
Kadın mücadelesinin çeşitli kazanımlarının pazarın mantığı tarafından nasıl içselleştirilip, söz konusu mücadelelerin de nasıl unutuluşa terk edildiğini gösteriyor.
Emre Yeksan "Annie bizi yanına oturtuyor, eline bir fotoğraf albümü alıyor ve sayfalarını karıştırmaya başlıyor. O anlattıkça fotoğraflar genişliyor, içinde olduğumuz odanın da dışına çıkıyor, başka fotoğraflarla birleşiyor. Olduğumuz noktadan uzaklara doğru bir dalga yayılıyor. Sonra o dalga gidip başka bir dalgaya vuruyor ve birden toplanarak Annie’ye geri dönüyor. Bir genişleyip bir daralarak yol alıyoruz.
Bir insanın hafızasının uzanabildiği en gerideki çizgiden başlıyoruz yürümeye. Koca bir tarih aslında. Bir yandan da küçücük, ancak bir insanın ufacık var oluşu kadar. Kitap boyunca zaman içimizden akıyor. 1940’lardan 2008’e kadar bahsettiğim dalgalar birbirine vuruyor, önce yükseliyoruz sonra gitgide eriyoruz. Seneler geçtikçe, aynı anda hem büyüyor hem küçülüyoruz.
Kitap bitiyor. Kapağını kapatıyoruz. Annie başımızı okşuyor. Dizine yatıyoruz. Oldukça uzun yaşadık. Güzel yaşadık. Kalabalıktık. Yalnızdık. Coşkuluyduk. Hüzünlüydük. Biz’dik. O Biz’in içindeki Ben’dik. Geldik. Gördük. Gidiyoruz. "
Seneler kitabı için yapılan söyleşide Emre Yeksan yorumu. (Kaynak : Vesaire)