Bugün olduğu gibi yarında 2 kitap bitirmeyi düşünüyorum. Birincisi yıllar önce okuduğum bir çocuk kitabı olan
Kaçış bu kitabı okumamın sebebi bu kitabı o kadar duygusal ve unutmamamı ve o zamanlar ne düşünerek okuduğumu hatırlamak istemem.
İkinci bitirmek istediğim kitap ise
Tommiks Sayı: 32 okuduğum her ne kadar bu 2 günde pek okumazsam da edebiyat kitapları arasında bir çerezlik dinlenme ama boş kalmama kitabı olarak seçtiğim bir kitap.
Yanlış hatırlamıyorsam 226 sayfa+160 sayfa olan bu kitapların yanı sıra
Kendi Ayakları Üstünde gibi diğer kitaplardan bölümler okuyacağım.
Yarın en az 386 sayfa kitap okuma isteğim var.
Hedefim her ay 10 kitap okumak fakat sadece Ocak ayında çıtayı yükseltip 20 kitap okumak istiyorum.
Umarım başarılı olurum.
Okuduğunuz için teşekkür ederim.
İyi okumalar, hedefinizde başarılar diliyorum 1k Ailem.
Yazar, romanda düşünceyi karakterin benliği olarak tanımlar. Bkz:
"Yol alan beyni değil, kalbiydi. Bir içgüdü müdür yoksa anlaşma mıdır, her neden ibaret ise bu güç yürüyüşünü düzenlemekte ve yönetmekte idi. Düşüncesi yani benliği ise bir gül fidanı yanında duran güzel bedene dalıp kalmıştı." (Syf,44-45)
Dikkat edilirse görülür ki Tanzimat Romanı çerçevesinde incelenen metinlerin hemen hemen hepsinde bir ebeveyn çemberi mevcuttur. Ekseriyesinin babası vefat etse de muhakkak bir hamisi vardır. Bu Batı romanı için bireyleşme sürecinde büyük engeldir ama Türk romanı için makuldür. Çünkü yazarlar, genellikle anne ve babaları bir tipleştirme metodu ile metne adapte ederler. Anne ve babalar kimi zaman eskinin, kimi zaman da alaturkalığın sembolüdürler. Aşağıdaki alıntımda Münire'nin (romanda anne) ahlâk anlayışı, vahşi olarak nitelendirilmiştir. Yani Münire'nin ahlâk anlayışı,romanda ele alınacak ahlâk anlayışından, kısaca yeni(modern) ahlâk anlayışından böylelikle dışlanmıştır
"Münire, soylu bir ailenin kızı olup gençliğinin en coşkulu zamanını Arnavutluk'ta geçirmiş ve ahlakının temizliğine gene ahlak koruyucu niteliğinde olan yarı vahşi düşünceleri o zamandan bir hatıra olarak kalmıştır."
Zehra İlk sesli kitap deneyimim oldu
Döneminde yazılan diğer romanlara göre daha iyi kurgulanmışdı okurken karakterlerle daha iyi bağ kurdum özellikle Zehrayla. Final sınavlarında sorumlu olduğum için dinledim sınıfta genel olarak Zehrayı seven tek kişi olmam biraz garip kaçtı ama bence Zehra hastalığının kurbanıydı diğer karakterler seçimlerini kendi yaptı sırrıcemalin namuslu efendisine sadık çizgisini bozup suphiyle beraber olması suphinin her fırsatta yanındaki kadını aldatıp bunun suçunu başkalarına atması dinlerken beni cellalendiren şeylerden bir kaçıydı ve sıkılmadan takip ettiğim tek Tanzimat romanı olabilir genel olarak beğendim yani çok fazla kusur bulunduruyordu İstanbulu uzun uzadıya tasnif edilmesi baya baydırmıştı bu yüzden okumak yerine dinlemeyi tercih ettim genel olarak beğendim